uyandım.
kapı çaldı.
yoksa belki de uyanmazdım,
kapı çaldı uykumu.
kulağım açtı kapıyı
kimindi bu ses tanıyamadı.
gözümü çağırdı kapıyı kapatıp.
önce kapaklarını sonra kapıyı açtı iki gözüm
çıkaramadılar sahibini kapıdaki yüzün.
'o zaman hiç beni gönderme' dedi burnum, içini çekti.
küçük dilim abisine sarıldı, yutkunamadım.
nefesim kesildi,
sinirim bozuldu,
fırladım yataktan.
yüzümü toparladım kapının yolundan
karanlıktı; bu soğuk aydınlıktan uzaktı.
birden banyonun ışığı yandı,
bir elim yüzümde kalakaldım.
neyse ki diğer elim kendini salladı.
neydi bu' şakamı' ?
'ben el şakasından hiç hoşlanmam,
musluğu açsın biriniz!' diye çıkıştım.
önce şakalı el uzandı musluğa,
şakasızı güzel bir tokat indirince
kaçtı, enseme saklandı.
hoşuma gitti bu, hiç şakası yoktu keratanın.
musluk açıktı ama bir eksiklik var gibi homurdandı gözlerim
kapaklarını gürültüyle açıp kapadılar üst üste
kulaklarımda bu gürültüden başka ses yoktu.
dudaklarım 'hasssiiktir'in
'ha'sına köşelendi.
dilim alt çeneye çekilip gerildi.
birden yüzüm gülmeye,
elim enseme vurmaya başladı.
besbelli bir eşek şakasıydı ve o bundan hoşlanmıştı.
ama kulaklarıma gülüyordu gözlerim.
ortada kokusunu alamadığım bir şeyler dolanıyordu
'ben rüya dün gece sizi gördüm..'
gözlerim gülmekten altına işiyordu.
şakalı bir yandan altlarını temizliyor, diğer yandan da yanağıma kulak memesi kıvamında tokatlar atıyordu.
hiç hoşuma gitmemişti bu
hem kulak meme kıvamım da dahil her boku biliyor
hem de fazlaca işgüzar davranıyordu.
şakasız bileğinden yakaladığı gibi uzaklaştırdı onu yüzümden.
gözlerim sustular.
kulaklarımsa hala sayıklıyordu
'ben rüyaa dün gece siziii gördüümm..'
şakalının elinde, bileğinden kavranmış şakasız
başını, başı olduğu parmakların arasına saklamaya çalışmış vaziyette
banyonun ışığını arkamıza alıp kapıya yöneldik
bir kaç adım attık, durduk.
kapı bir kaç adım attı, çaldı.
'kim o' dedi içerden biri
' o kim ki' dedim içimden
'ben rüya dün gece ..'
' evet biliyorum, beni gördün
çünkü ben dün gece hiç uyumadım.'
'ben de..'
' alll!! uyumadın!'
şakalı bileğinden yakaladığı şakasızı deliler gibi sallıyor,
kaçmasına fırsat vermiyordu.
hoşuma gitmişti bu, hiç şakası yoktu keratanın.
kapı geri geri bir kaç adım attı, içine kapandı.
uykumu çalmıştı, hırsızdı belki ama odun değildi, içerlemişti.
ellerim sallandılar ardından.
yüzüm güldü.
benim her gece gördüğüm beni dün gece gördü diye
kapıma dayanmış
ama alamadan gitmişti
sinirim bozuldu
fırladım yataktan
önce banyonun ışığını sonra musluğu açtım
hassiikktiiirrr!!
suyu da anlatamazsam rüyamı
ben kime anlatıcam!