çoğu bünye lise yıllarını güzel, haylaz, haşarı anılarıyla hatırlarken benim acıyla, hüzünle, esefle hatırlamama sebebiyet veren ders öğretmenidir kendileri. inanın biraz sonra okuyacaklarınız abartı değildir, gerçektir. belki bana abartı geliyordur yaşadıklarım, bilmiyorum, ama kime anlattıysam kendileri kahkahayı basıverdi, neler çekmişsin abi sen dedi. cidden çok çektim dostlarım. edebiyattan soğumama sebebiyet veren insandır birazdan okuyacağınız şahıs.

liseye sıralarındayken hatırlarsınız, herkes başkalarının ilgisini üzerinde toplayacak şeyler arar bünyesinde. kimisi hiperaktiftir sivrilmeye çalışır, kimisi komiktir ya da öyle olduğunu zanneder, her şeye karışır her şeye atlar öyle dikkat çeker. kimisi sessizdir. kendi halindedir, ilgi çekmezler fazla. öyleydim işte, kendi halimde, sessiz sedasız derslerimle ilgilenen, yazıya ilgisi olan, genellikle şiir yazan bir öğrenciydim. ilgiyi yazdığım şiirler çekerdi üzerime, öyle bi amacım olmadı hiç ama arkadaşlar beğenirdi yazdıklarımı. o zamanlar ciddi ciddi uğraşıyordum. beğeniliyordu yazdıklarım. şimdi okuduğumda pek bişeye benzemediklerini görsemde, o zaman beğeniliyordu işte. neyse, işte bu yazılar, şiirler edebiyat dersimize giren edebiyat öğretmenimizin dikkatini çekti. (eheh lafa bak sanki edebiyat dersine matematik öğretmeni gircek) öğretmenimiz, benim edebiyata olan ilgimi keşfetti ve de dersleri benimle işlemeye başladı.

inanın, tüm ders ayakta kaldığımı bilirim. tüm soruları bana sorar, tüm şiirleri bana okutturur, anlatımları bana yaptırır.. dersi sırf benimle işliyordu adam. kırk küsürlük sınıf ama tek kişiye ders veriyor. eziyet, işkence vs.. iki sene bunu çektim. ha ders notlarım iyi geliyordu, hatta okulun en iyisi bendim ama soğutmuştu beni edebiyattan bu durum. şiir yazmayı bıraktım bu yüzden. ve köreldi bu yeteneğim, şu an halen yazamıyorum. yazı neyse de şiir yazamıyorum. iki seneyi bu öğretmenle geçiren ve gerçekten bunalan ben, üçüncü sınıfta biraz olsun rahatladım, farklı hoca girmeye başladı dersimize. notlarım düştü ama rahattım, yemişim notları. kafam rahat, edebiyata yeniden dönüş yapmaya çalışıyorum. iki senelik bir eziyet çekmişim, pek kolay olmadı bu yüzden.

lise bitti mezun olduk. aldık diplomamızı. üniversite telaşı başladı. neyse yerleştik bi üniversiteye istanbul içinde. ilk gün üniversitede, alışık olmadığım bi ortam, pek tanıdık yok, bi kaç arkadaş buldum liseden sadece göz tanışıklığı olan. onlarla muhabbet ediyoruz. derslere girmeye başladım. hocalar geliyor birer birer derslerine. tanışma seansları falan, boş geçiyor. edebiyat dersi geliyor nitekim. kötü lise anılarımı hatırlıyorum, geride kaldı diyorum gülümsüyorum. burada böyle olmaz heralde derken..

yine o adam. allah ım hayal olmalı, rüya olmalı. kabus bu kabus, uyandırın beni. donup kalıyorum. ağlamak istiyorum ağlayamıyorum. adam beni görüyor, diyor içinizde çok yetenekli arkadaşlarınız var falan, duymuyorum ben duymak istemiyorum. kaçmak istiyorum sadece. bir şoka girdim ki sormayın. üniversitede hoca olarak karşıma çıkıyor bu adam. yapacak bişey yok, gerçek olduğunu kavrarak o dersi öyle atlatıyorum. derslerine girmiyorum, başlarda gözüküyorum ama daha sonraları yine çekilmez oluyor. girmiyorum derslere. nasılsa geçerim diye düşünüyorum, nitekimde vize sınavlarında durum böyle oluyor.

vize sınavına giriyoruz, yapıyorum soruları çıkıyorum sınavdan. ertesi hafta sonuçları açıklayacak hocamız. aynı üniversitede abim de okuyor. ertesi hafta abimin sınıfında bi sınav kağıdı gösteriyor öğrencilere. bakın arkadaşlar diyor, cevap kağıdı gibi sınav kağıdı. şu sınıftan şu isimli öğrencimiz diye beni ifşa ediyor. abim sınıfta tabi. lan!! üniversite orası.. millet ne düşünür? yok bu adamla bu çocuk falan bişeyler var?!? rezil espriler falan, tabi millet işin geyiğinde ama ben daralıyorum. yani soğutuyorlar insanı edebiyattan. sevmek kötü bişey mi? yani edebiyatı? ne işim olur benim elin adamıyla.. diye açıklama yapma gereksinimi doğuruyor bu durum bende..

bir sene geyiği dönüyor bu durumun. hayattan soğudum yeminle. ikinci sınıfta başka bi hoca girdi de derse (bayan, taş gibi) tekrardan döndüm hayata. edebiyata döndürdü beni sağolsun. bu da böyle bi anımdı işte.*(*swh)