körler sese kör olmayanlardan daha duyarlı olurlar. gözlerindeki eksikliği (aksaklığı), kulakları gidermeye çalışır çünkü. doğal bir yasadır aslında bu. ayakta kalmak istiyorsa bir varlık, eksikliklerin arkasına sığınma lüksüne de sahip değilse; eksik olmayan yanlarını kullanarak durmalı dikey olarak.

körlükle karanlığı bağdaştırabiliriz pekala. öyleyse karanlığın gözü yoksa, kulağı var diyebiliriz. kulaklarını dört aç!

ellerin bembeyaz, dudakların al
endamın narin senin.
gel yat, uyu benimle derhal
karanlığında karılıp öpüşelim gecenin...

yalnızca dudaklardan çıkan o yarı sulu ses! su ile ateşin, mai ve kırmızının ezeli raksı! "zil, şal ve gül. bu karanlıkta*(*bahçede) raksın bütün hızı. şevk akşamında endülüs, üç defa kırmızı..." şarap da kırmızı. kanımız da. şarap kanımıza karışmış da... şişeyi devirmişiz, tuzla buz olmuş şişe. kadehle uğraşılmaz bu gece. aşk ayyaşı gibi, götürmeli şişe şişe. densizlik edip deme "git duvara işe". serimiz hoş mu oldu ne, akıl ermez bu işe. böyle giderse sabah geç kalacağız işe. kalabalık karanlık ne güzel. çocukluğumun karanlığında bana ucube gibi görünen gölgeler, şimdi damarımda dolanan kan, şarap ve ikisine cilalık eden şehvet yüzünden kusursuz vücutlar ve bileşimler olarak görünüyor. dönüyorum ben, başım dönüyor.
tümünü göster