tencerenin dibinde kalmış şeker pembesi çilekli puding. kaselerde yenilerin dururken pırıl pırıl, ben senin peşinden koşuyorum. sıcaksın, yakıyorsun. normal olamıyorum sana karşı. sıradan bir kaşık sana göre değil, uğraşsam da erişemiyorum. böylesine uzak olmak ya da ille de parmaklarımla dokunmak. ya hep/ya hiç diyorsun. ya yok ol ya da içime gir. sigaram mı, evet sönük. bunlar işin saçması. aslolan sıfırsıfır uzatmalara kalan maçımız. onbirlerin onlarını atıp kalelerimizde bekledik doksan dakika. seyircisiz...*(*bölük)*(*pörçük)

remzi'de rastladım yine kelamına.. ne diyim, büyüksün iskender..

bir masaya kaç kapıdan girilir meridyeni incitmeden
talaz talaz alkolün haydut kaldığı portreler
gibi biraz üşümüş biraz yorgun biraz vakti dar

beyoğlu, insana mezar toprağı olur çöker
urlarımızla çiçeklenir hayatlarımıza dair masallar
haşlanmış martı, his sote ve şiir kızartması

açığa vurulamayan sırlarımızda kalır aşkın filistin askısı