metin kaçan'ın aynı adlı romanından sinemaya uyarlanan '97 yapımı bir mustafa altıoklar filmi. alt kültürün 'aha, sonunda bizim de bir filmimiz oldu' dediği bir yapıt. itilmiş, yok sayılmış, yokolmaya yüz tutmuş kolera sokağı sakinlerinin -ki daha nice sokaklar vardır- her yönüyle anlatıldığı bir yapıt. başyapıt, enfes film diye de literalize etmenin, filmin önüne ihtişamı ve ne kadar iyi olduğunu belirten sıfatların getirilmesine hiç mi hiç gerek yok.

oyuncu kadrosu aşmış, ve cuk oturmuş. çoğu fahişeye taş çıkartacak derecede sağlam oynayan müjde ar'dan tutun da, ikinci filminde döktüren afilli delikanlı okan bayülgen'e, oradan kopun gelin de mahallenin babacan berberi savaş dinçel'e... filmin kemik kadrosu bu kadar değil, durun daha yeni başladık. gay rolünde gördüğümüz ve gay olmasından mütevellit olduğu gibi davranan ve nezdimde gayet de iyi oynamış küçük iskender, mahallenin delikanlı abisi rolünde burak sergen, yine mahallenin götlek reisi rolünde mustafa uğurlu vd.. filmin cast'ı olağanüstü işte arkadaş.

iskender'in ve mustafa altıoklar'ın beraber yazdıkları bazı şiirler de, sokaktali şarapcı abiler tarafından gayet güzel seslendirilmişti filmde. ayrıca o şiirler de cehenneme gitme yöntemleri adlı kitapta yer bulmuştu kendisine; neyse.

filmin o soundtrackleri ise nezdimde filmi unutulmaz yapan öğelerden. aysel gürel'in yazdığı ve yusuf taşkın'ın gegen die wand'da yorumladığı ''ağla sevdam'' enstrümantal olarak yer bulurken kendine, demet sağıroğlu'nun o eşsiz sesiyle yorumladığı ''bir vurgun bu sevda'' ise filmin sonuna öyle yakışmış ki, film bittikten sonra insan bir süre ekrana bakıyor öyle avare.

alt kültür pek sevinmişti bu filme. sonradan gemide ile coştular ya, neyse.

editasyon: robbiefowler'ın uyarısıyla tekrar açıp baktım da, evet, ağla sevdam enstrümantal olarak çalınmamış; direkt koymuşlar çocuğu. robbiefowler'a uyardığı için teşekkür ederim.
tümünü göster