klasik bir tanımla başliyalim bakalım kelamımıza. bahane demek tdk'ya göre; bir işi yapmamak için sebep aramak.

gelgelim ki bu tanım ne yazık ki biraz eksik kalıyor. niçin mi neden mi niye sorarsak eğer kalıyor arkadaş işte. çünkü bu tip klasik tanımlar ve terimler ne yazık ki varolan olguları ne yeterince bize anlatmakta, ne de resmi tanımlamalar anlamını karşılamaktadır.

ne demiştik bahane için; 'bir işi yapmamak için sebep aramak'. fakat bir işi yapmak için bir sebebimiz olmuyor mu?

oluyor olmaz olur mu.

mesela diyelim sigara yakmak için bir bahane aramıyor muyuz? sevindik, üzüldük, yağmur yağdı, elektrik kesildi, canımız sıkıldı diyerek ateş ile tütünün raksının buharı olan nikotini içimize çekmiyor muyuz? çekiyoruz.

ya da ne bileyim bir filmi seyretmek için kendimizi zaman yaratmıyor muyuz? ve o filmi boklamak için ince ince düşünmüyor muyuz? düşünüyoruz.

yani anlayacağınız bir şeyleri yapmamak değildir bahane, bir şeyleri yapmak için sebep bulmak anlamına da gelir.

hayatın meali bahane bulmak değil midir? bahane bulmadan yaşanabilir mi? bahane bulmak yahut bulamamak işte esas mesele bu. daha olmak ya da olmama mertebesine gelene kadar birçok açmaz var.

sözümüzün özü mözü iki gözü yok, herşey ayan beyan ortada.