reşat nuri güntekin romanı olduğunu bilmeyen yoktur, okumayan çok olsa da. izlemeyen kaldı mı peki? devasa oyuncu kadrosuyla 80'li yılların sonuna bomba olup düşen o güzelim diziden söz ediyorum. her izleyişim alıp götürüyor beni. esin engin bin kere daha yaşasa ve müzik üretse, yaptığı en iyi şey, çalıkuşu'nun film müzikleri olarak kalırdı, eminim.

sadri alışık, alışık olduğumuz performansı ile göz kamaştırmakla kalmıyor; göz de yaşartıyor! kaç sahnede içim geçti sayamadım. zaten ağırdan çalan bir tema müziği var; o girdi mi dolmabahçe sarayı önünde saygı nöbeti tutan askerleri bile ağlatır, inanın. bir bakıma, çocuk olduğum zamanları; daha turgut özal'ın ve belki babamın yaşadığı; coca-cola'nın litrelik cam şişe ile satıldığı zamanları anımsatıyor bana filmin havası; bu yüzden ayrıca etkiliyor insanı. izlemediyseniz kesinlikle izlemenizi öneriyorum.

aydan şener dünyadan değil aydan gelmiş kadar güzeldir ayrıca. türki cumhuriyetlerde de gösterilen bu dizi, kardeş ülkelerde bizde bilindiğinden çok daha yaygın bir şöhrete sahiptir. şimdilerde 'cozuttuğunu' gözlediğimiz mine çayıroğlu'nu beş-altı yaşındaki harika oyunculuk performansı ile görme şansını kaçırmayın derim. bu hafta yeniden sinemalarda gösterilecekmiş. olur mu öyle şey, delirdiniz mi? böyle bir güzelliği kim düşünebilir? hükümetin yerinde olsam, 80'li yıllara ait kült program ve filmleri sinema filmleri şekline sokup izleyiciye sunarım. emin olunsun benim gibi birçok kişi çıkacaktır, beş para etmeyen m.ali erbil-şafak sezer trajik komedyalarına gitmektense sosyal belleği canlandırması olası bu yeni filmlere...