bu biçimiyle bile yarı sakat bir kavram aslında, değil mi? hani kavramlara yön verme kurumu başkanı falan olsam 'eşitlemecilik' diyebilirdim buna. ayrımcılığı kötülerken yine ayrımcılığa vurgu yapmamış, bu kanayan yarayı az da olsa tuzlamamış olmak için. görmezden gelmek değil kesinlikle. ama bir iyileştirme yapılıyorsa, adından başlamalı bu.

ama yine de 'ünlü yanılgı gerçekten önce gelir' kuralını benimseyip ben de 'pozitif ayrımcılık' diyeceğim. bazı aklıevveller buna karşı çıkıyor; pozitif ayrımcılığa yani. gerekçe sıkıntısı çekmeyecekleri bir coğrafyadalar: "ben eşitlikten yanayım" eşitlik sadece yasalara eşitliği savunan klozlar koymak değil; yasanın tamamlayıcısı hatta ve hatta (özellikle bizimki gibi az gelişmiş ülkelerde) yasadan çok daha önemli durumda olan uygulamada eşitleyici anlayışa sahip olmaktır. bu ise, hak getire!

bir erkeğin tanımadığı bir kadına toplu ulaşım aracında yer vermesi, pozitif ayrımcılığa girer mi? girmez. çünkü bu, kadın ve erkeğin yaratılışı ve doğal mizacı ile ilgili bir ayrıntıdır. doğa yasasıdır yani. doğa ise, yasasının uygulanmasını insanlar gibi başkalarına bırakmaz; kişisel olarak konuya eğilir. bu yüzden doğanın özü sözü birdir. bunu isterseniz 'ilahi adalet' olarak adlandırabilirsiniz de.

bir kadının, içinde bulunduğu toplumun tarihsel süreci göz önüne alındığında sosyal açıdan erkekten geride olduğunu varsayalım. devlet, bir yasa çıkarırken, kadını erkek karşısında yarıştan düşmesini önleyecek bir takım üstünlüklerle donatırsa, bu pozitif ayrımcılıktır. kadına sunulan bir 'caba' değildir. aynı şekilde çocukların durumu kötüyse çocuklara; engellilerin durumu kötüyse engellilere devletçe tanınan ayrıcalıklar bu kapsama girer.

güçlünün güçsüzü ezmediği, daha eşit bir dünya düzeni için; güçsüzün 'gücü yöneten ve dağıtan' devlet eliyle korunması gerekir. daha çok kazanandan logaritmik olarak daha çok vergi alınan sistemlerde bu vardır. etiler'de oturan birinin ödediği ve evinin varlığıyla ilgili vergi; ümraniye'nin gettolarında oturanların ödediğinden çok daha fazla olmalıdır. bu örnekte sağlanmaya çalışılan sayısal eşitlik, aslında eşitsizlik olur çünkü.

örneğin, evin reisinin koca olduğunu ve karı ile koca arasındaki anlaşmazlıklarda kocanın sözünün geçeceğini belirten medeni kanun kuralının ortadan kaldırımlası, aksine mal rejimi gibi konularda, kadına ekonomik açıdan özgür bir gelecek güvencesi sunan değişikliklere gidilmesi, pozitif ayrımcılık oluşturur. bu anlayış yalnızca bu örneğe ilişkin kalmamalı, sosyal yaşamın her alanını kapsayacak şekilde genişletilmelidir...