türkiye gibi bilimin, sosyolojinin, hukuk, adalet ve insanlık kavramlarının hiçbir zaman gerçekçi bir tutum olarak adlandırılmadığını biliyorsak "darbeder" bir demokrasi anlayışının da günümüz türkiye vatandaşlarına getirdiği şey içinde bulunduğumuz durumdan fazlası olamaz. yani sadece an'ı düşünen insanlar olup çıkmışsak yunanlı homo filozofların ortaya attığı demokrasi, hukuk, tıp gibi kavramları don atlet oturduğumuz yerde bir milyonluk tadım çekirdeklerini çitleyip daşaklarımızı kaşıyarak tartışıyorsak aslında üzerine makaleler, kitaplar çıkarılması çok saçma olur.

nedir yani demek istediğimiz? türkiye'de sosyal, ideolojik, felsefi hiçbir kavram adından fazla öğrenilmez. demokrasi diyoruz, hukuk, ordu, vatan, adalet diyoruz ama ne diyoruz, neye diyoruz, niye diyoruz? yakın çevremin bildiği üzere insan tarafından yaratılan hiçbir düşünsel kavramı kabullenenlerden değilim. ister ideoloji deyin, ister felsefik kuramlar, ister fikir, ister sistem. insanları bölmekten başka hiçbir işe yaradığı yok.

ideoloji ve diğer düşünsel icatları sevmiyorum, nefret ediyorum. eğer şimdi kabak gibi açık olan gerçekleri bir an olsun düşünüp hepimizin kafasının üstünde ampul yanıyorsa, büzzüklerimiz biraz rahatlıyorsa söylediklerimle haklılık payım vardır diye düşünüyorum,

bu ülke otoritesi ve otorite odaklarının kendilerini savunma anlayışları vardır. bu savunma anlayışı da sürekli ve sürekli inkar üzerine kuruludur. ne var ki bu savunma anlayışı vatandaşa da yansımış durumdadır zaten. velhasıl, iktidar dürüstüm diyor, muhalefet dürüstüm diyor, hukuk dürüstüm diyor, asker dürüstüm diyor, vatandaş dürüstüm diyor ama gelin işe bakın ki bu memleket her gün boka batıyor?

biri çıkıp dese ki (şahsen askerin yapması taraftarıyım) "yahu vatandaş, biz böyle böyle haltlar ettik, sizi hep kandırdık, işkence ettik, dövdük, siz ekmek kuyruklarında birbirinizi ezerken biz göbeğimizi tutup ho ho ho diye güldük, meğer ne hatalar etmişiz, bizi affedin" diye, bu memleket güllük gülistanlık olmaz mı?

e olmaz. ben de yanılıyorum. cumhurbaşkanının ossurmasıyla ekonominin batabileceği kadar hassas dengeler üzerine kurulmuş olan bu sistem içerisinde yapılacak değil, ortaya çıkarılacak en ufak bir pislik herkesi uçuruma götürür. yapılacak pek bir bok kalmadı zira.

dememiz o ki, bu memleket için bir çok kişi bedel ödedi, acı çekti. mitolojiden bu yana gelen ve hiçbirisi insan doğasına uymayan yönetimsel kavramlar sayesinde bugün bu haldeyiz. hala oturup sistem, hukuk ve sosyoloji tartışıyorsak vay bize vaylar bize.
tümünü göster