yeni oluştu, taze.

siyasi, sosyolojik ve felsefi konularda okuduğum maalesef 3-5 kitabın ve takip ettiğim köşe yazarlarının etkisiyle oluşmuş düşüncelerim var. bu düşünceleri pek iyi ifade ettiğim de söylenemez. ama bu konuda yani uzun zamandır ayak seslerini duyduğumuz yeni çifte kavrulmuş post modern darbe; anayasal darbe hakkında iki üç cümle kurmazsam rahat etmez içim.

10 yıl öncesine kadar*(*28 şubat) alnımızda sadece postal izleriyle dolaşıyorduk. yediğimiz darbeler düşünce dünyamızı pastorize etmiş, dış dünyadan gelecek her türlü düşünce akımına kapatmış, dünyaya karşı ötekileştirmişti. düşünmüyorduk, sorgulamıyorduk. sorgulayanların akibetine sessiz kalınıyor dahası susturanlar alkışlanıyordu. şartlar kendi neslini yetiştirdi.

biz, darbeleri filmlerden, kitaplardan, belgesellerden ve sislenmiş hafızlardan dökülen anılardan öğrendik. kıçımıza dipçikle dürtülmedi, milli bayram kutlamaları dışında askeri tanklarla karşılaşmışlığımız da olmadı. götürülüp geri gelmemek gibi korkularımız olmadı. gerekli durumlarda sulhu sağlamak üzere general amcalarımızın kimlerin a..na koyabileceği gerçeğini yakından yaşamadık. ama daha beteri oldu.

ben bugün bu ülkede artık anayasa'nın değştirilemeyeceğine -en azından hukuki yollarla- inanıyorsam; kendimi gelecek konusunda çaresiz ve eli kol bağlı görüyorsam; düşünürek ve okuyarak nereye varacağımı sorguluyorsam daha beteri olmuş demektir.

bu ülkede özgürük, barış ve sevgi ortamından çok kendi kafasında kurduğu demokratik, laik ortama aşık insanlar var. milli irade de bu aşkın bedelini ödüyor ve zırt pıt idam ediliyor.

cemil meriç ne diyor:

'bize düşen, dertlerimizi ömür boyu gönüllerinde taşıyan insanlara*(*vatandaş) sevgiyle eğilmek ve 'hödük' idrakimize hata gibi gelen kusurları*(*başörtüsü) cımbızla ayıklamaya kalkışmamak. türk insanı irfandan önce sevgiye ve anlayışa muhtaçtır.'

ey darbeciler! böyle aşkın ızdırabını sikeyim.
tümünü göster