leonard cohen gibi bu da. sigara ve özellikle de viski içme sebebi. sokaklara viski çeşmeleri konulsun diyen bir bünyedir bu adam. gerek şarkılarıyla, gerekse de jim jarmusch filmlerindeki performanslarıyla gönüllerde taht kurmuş bir loser'dır lan bu adam.

bu garip bünye bu adamı seviyor da seviyor. garip bir barda dinlediği telephone call from istanbul ile başladı yola, dinlemeye, viski'ye. salaş bir mekandı bar, ve birden bir şeyler oldu. aura'sı değişti mekanın arkadaş. boğuk sesli bir adam bir şarkı söylüyordu, ve bu garip bünye henüz tom waits ile tanıştığının farkında değildi. sonra seri şekilde geldi şarkılar, dead and lovely'ler, more than rain'ler...

neyse, geliyor, adam geliyor lan. ilk duyduğumda, 'eh, sonunda.. ohaaa, cohen'den 4 gün önce, lan tamamdır, artık ölebilirler' demiştim, yine diyorum.

1 ağustos 2008'de istanbul'da telephone call from the istabul'u dinleyeceğiz ölmez ya da ölmezsek. çocuklar gibi şenim, sevinçliyim, halet-i ruhiyem değişti bak yine lan.
tümünü göster