şu rezil pazar gününü uyuyarak geçirmeyi planlamıştım halbuki. halbuki, birazdan gidip bir türk kahvesi yapacak, pencerenin kenarında birtakım adamların, birtakım kadınlarla birlikte aylak aylak dolaştığını hayal edecek, sonra yatağıma girip, örtünün altına sokulacak, yastığıma sarılacaktım; ta ki msn'de 'size bir dosya gönderiliyor' uyarısını alana kadar. aziza mustafa zadeh söylüyor: daha.

şarkının sözlerini de yazmak isterdim, lakin bulamadım bir yerde. yarım yamalak da aktarmayı pek istemiyorum açıkcası. zaten şarkı sözlerini yazmaktan pek hazzetmiyorum ama bu farklıydı be abi, neyse.

şarkının bende uyandırdığı garip hissiyatlar var. sikertiyor; bu, açık ve net. 'zavallı eşgime, göğler daha acı yar' dediği yerde içli bir hassiktir çekiyor, sigaramdan bir nefes daha alıyor, sabah sabah da bu yapılmaz ki aga diyorum. 'yollara bakdım, yollar yol oldu' diyor sonra; sonra, 'üregimdeki gemden doymadim men, hasretten gözde yaşım gurudu' diye de ekliyor; ölüyorum. 4 dakika 54 saniyelik bir şaheser. wereyda'nın da dediği gibi, daha'dan öncesi, daha'dan sonrası var artık. statik bünyeme eklenen son eserdir bu. ağlayanlar'a gitsin; daha' da ağlatsın.

unutmadan, bir tane daha ''daha'' var.. candan erçetin söylüyor. o da uzay heparı'ya gitsin; sabah şerifleri hayır olsun, unutulmadığını, o'na da şarkılar yazıldığını bilsin; hepsi bu.