hüzündür insanı bazen mavileştiren, bazen griye çalan.. hüzünün sebebi bazen bir yağmur damlasıdır, bazen bir düş, bazen de bir şarkı. şarkının bizi hüzünlendirmesini sağlayan ise hayatta hatırlattığı anılardır..

anılardır bazen en çok can yakan ve anılardır yine boş bir tebessüm attıran..

ve yaşamak ölmek içindir gerçektende.. her insanın tadacağıdır ölüm ise..

bir şarkı bu kadar mı güzel hayatı özetleyebilir ey lanethli kardeşlerim ? bu kadar mı güzel duyguları nakledebilir insana?

ilk girişteki tatlı gitar solosu, doğumu temsil eder. ses başta yoktan var olur gibi gelir, insanın yoktan var olması gibi. sonra hayatın önümüze sunduğu oyunlarla giderek şiddetlenir ton. hayatta tadabileceğin tüm duygular müzik olmuştur sanki. sürükler benliğini notalar. takılıp gidersin farkına bile varmazsın. şiddetlenir, balyoz yemiş gibi sersemlersin.. giderek şiddetlenir rifler. acıdır bu. yakar canını. kaçmaya çalışırsın hayatta acılardan kurtulmaya çabaladığın gibi. ama onlar bırakmaz ki yakanı. biri bitmeden diğeri musallat olur sürekli. kaçamazsın, kurtulamazsın..

tam ümitleri bırakırsın ki ellerinden, hayat bir şans sunar hep. bir fırsat çıkar karşına. şarkının orta kısmındaki dingin müzik hayatın sunduğu şanstır aslında.. mutluluğu bile tadarsın. ama heyhat!! o dinginlik alıp seni sanki bulutlardaymışsın gibi hissettirir. oraya çıkarırken birşeyler beklemediği gibi, oradan aşağıya atarken de bişeyler beklemez. duymaz seni..

balyozlar tekrar inmeye başlar bedenine. öfkedir hayata karşı duyduğun. hissiyatsızlıktır sana kalan. boştur hayat. güven dediğin nedir ki ? o yoktur işte sende. yabancılaştırılmıştır bedenin. sen bile terketmiştirsin seni. sen bile vazgeçmiştirsin..

biter darbeler. sen bitersin. fondaki müzik değişir. başlangıştaki tatlı solo karşıladığı gibi uğurlar bizi. yavaş yavaş kaybolarak. ölümdür bu.. yoktuk zaten, yok olduk..

yanaktaki yalnızlıkları silmeyi unutmamak gerek..