ankara, yurdu tanıma taburundan, kıdemli öğrenci, tutancomeon iftiharla sunar..
yurda neden yurt dendiğini anladığım zamanlardı, ankarada yurtta geçirdiğim dört yıl. bütün yurdum evladı aynı yurttaydık yurdumun başkentinde. ilk iki sene hafta içi teslim saati 9 hafta sonu 11. zaman yeterince dışarda bırakırdı bizi, saatlerin tek sayı tek olmasıdan gayrı. ankarada zaman yurttan sizi dışlardı. hele ki zaman yapıp etmelerinizi hatırlamak için kullandığınız bir alışkanlıktan geliyor ve öğrenmeyi bunun içine yediriyorsanız. son iki sene hafta içi 10 haftanın dışında kalanlardaysa 12, saatler çiftti zamanda yurdun dışında kalanlarda artık çiftti.. bilen bilir ( bilmeyenler bilenlerden sorar çünkü gerçekten bilen bildiğini söylememelidir diye bilinir ), meşhur ve meşhum bir cumhuriyet barındırır ankara göbek çukurunda. ve orda bir et benidir skk pasajı. pek hoş durmamakla beraber luzumsuz da görünebilir hatta bir hastalığın belirtsi gibi de. ama sadece üst üste binmişliktendir vücuda gelişi ankranın katlanan göbeğindendir. kat kat değişen mekanlarına, kat be kat farklı insanları içine alır aynı girişlerden ve boşalır pasaj, gecenin sabaha soyunduğu ve titrediği saatlerde güvenlik için açık bırakılan iki kapısından. fikrimin olduğu en üst katta hemen mavi barın yanınd bir bardı baraka ve pilli bebek her salı ve perşembe orda sahne alırdı saat 10 da ve 12 1 gibi sahnelerini bitirir giderledi.
ankara evvelinde kopya bi kasetleri vardı bende, ilk kez, orda çıktıklarını duyduğumda heveslenmiş çıkış saatlerinin 10 olduğunu öğrendimde kursağımda kalan hevesimi bira ile boğmuş yurduma dönmüş sadece zamanımı parselleyenlerden, yurda geldiğim ilk gün içeri sokmanın en anestezik yöntemini bulup yatağıma taşıdığım alkolle sızmıştım.. gülümsüyorum şimdi pilli bebek bunları yazarken arkadan bana unuttuklarımı hatırlatıyorken. çünkü sonraları baraka da çok dinledim kendilerini. aynı şapka siperinde aynı bezmişlikle aynı şeyleri söylediler.. ama ben gene de gülümsyordum, evimdeki yatağımda ağladığım şarkıları anladığım için.. siyah beyaz dinlenmelidir bu yüzden hala, çünkü hala elde kalan renkli olasalar da fotograflar da vardır dijitallerine inat.. ama öğrencilikten emekli hiçbir güvncesi olmayan bir yurdum evladı olarak olsun demek de zordur artık..