''o yoklukta da vardır''

kainatta veya kainatın yoklukla haşır neşir olduğu herhangi başka bir düzlemde, yine yoklukla imtihan edilenlerin varolduğu düşünülebilir. yani aslında, insanın var olmasının da yegane sebebi, yoklukla imtihan edilmemesinden kaynaklanıyor. herhangi bir bilinç düzeyine ulaşma(tanrı, evren, algı, vs.) ''var olmak'' iken, bunlardan münezzeh kılınma ve belki de bunları hakedememe, var olamamayı getirmekte. evet, sistemin herhangi bir yerinde(varolan ya da yok olan herhangi bir yer) varlık, bilinç, algı kazananamış yoklukların olduğu bir gerçek. şöyle düşünün ki; kainatta şu güne kadar var olmamış, şimdi de var olmayan ve gelecekte de var olmayacak sonsuz sayıda nesne var. bizlerin tek farkı ise, o varlık kazanamamışlardan sıyrılıp bir ''var olma'' liyakatine sahip olmamız.

herkes kendi için düşünsün. kendi olan birey, başkası değil. yani ben, şu an içinde bulunduğum bedenden ve de mental vaziyetten ibaretim. sizler de aynen benim gibi kendi suretlerinizin ve de ruhunuzun içinde hapsolmuş haldesiniz. ve hiçbirimiz, bir diğerine göre var olmuş vaziyette değil. ben sizin bedeniniz ve ruhunuz perspektifinden bakamayacağım gibi siz de benim evrenimden benim gibi bakamazsınız. hal böyle olunca, ben sizlerin evreninde bir yokluğum. sizin de benim evrenimde yoklukla imtihan edildiğiniz gibi. ve şimdi; hiç var olmamışlara bu pencereden bakın. onlar, sizin muhatap olduğunuz kainat ile muhatap olamamakta, sizin algıladığınız sistemi algılayamamaktalar. peki bu onların bir ''yoklukla var olma'' aksiyomuna müdahil oldukları anlamına gelmez mi? en açık tabirle, yokluğun da bir var olma hareketi olduğunu düşünemez miyiz?