mayıs'a yaraşır olsun istedim; bağışlamam lakin..

periler ölürken özür diler'den;

ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan ölümümü diledin.

mayıstı

seni o yüzden bağışladım!
ben en çok mayısta su içerim
derinim balık kaynar derinim kanımı kaynar
ben en çok mayısta öne eğerim başımı içimden felçli bir göçebe gökyüzüne bakar.

avuçlarımda yaralı kelebek taşımayı
mayısta öğrenmiştim;
ve teraslarda bach dinlemek en çok mayısa yakışırdı
ve kim bilir
mayıs artık en çok senin tanrılarına yakışır
tiril tiril bembeyaz bir giysiyle
rüzgarda ayakların çıplak
öyle başın öne eğik yıllarca o boş terasta durmak

kartpostallardan tanıdığın bir şehri düşünmek gibi
bir yaraya kabuk olmayı kabullenmek gibi
eksik, yarım, farkına varmaktan kaçınılan
tam
tam yaza girecekken
yazın omzuna yüzünü dayayacakken
çekip giden
ayaklarının altından o son sığınak terasıda
acılarının veliahtı bach'ı da çekip
gitmiştir işte, yalnızca gitmiştir
yani anlıyor musun... mayıstı...
seni o yüzden bağışladım!

bir sesim vardı gölgemden ikmale kalan
biliyorum büyük çozukluktu birbirimizi sevmemiz
cesaret işiydi, delikanlıcaydı,
bu korkunç sevgide
yanlışlarımızı yeniden keşfedişimiz
el değmemiş yalnızlıklara kalkışmamız
yalnızlıklarımızı değiş tokuş etmemiz

bu evcilik oyununda bile duldum
hatırla
sana dizlerimi
tabii bileklerimi ve topuklarımı sundum;
çevirdikçe bedenini ruhunun radyo dalgalarında
cazdı, bluesdu, klasik kemandı, klasik aşktı
boktu püsurdu
hatırla, senin gözlerin çokulusluydu
senin gözlerim ham kadınsızdı
çamurdandı
ağzımda getirdiğim kar suyunu
kalbine kaçırdım! ovdun ve okşadın beniçıktı içimdeki cin
yatağa döküldü
yatağıma döküldün
yatağına döküldüm
ve ben bu sonsuz savruluşta o gece
bütün eski sevgililerimden ince ince söküldüm!

senin oldum!

ihanetinle pislenen küçük kan dolaşımımdaki kanla
karalar çekerek ölümsüz kirpikdiplerine senin
senin mahşer atlısı dudaklarına sokuldum!
üşüyordum,
üstüme doğru çekip o kedi dudaklarını
bir tay sığınırcasına anasına
bana ölünle uyudum anlıyor musun... işitiyor musun...
cesedine yeni baştan hayat verebiğlmek için
ihtiyarladım.. ihtiyarladım..
ben zaten kendimi aşklarda
hep kalkışılınmış müthiş intiharlarla yaraladım!
koştum sürekli
bir hüzünden bir tersliğe dokunarak koştum

bazı sevdalarda hafızasını kaybeder ya insan
telaşlanır, ağlar
babasını sorar çevresindekilere öldüğünü bildiği halde
adını unutur,yolunu kaybeder oturduğu evin bir titreme gelir yerleşir ya ortasına mayısın
bir dikilir bir çoker ya
kalbine secde eden intikam
tam
tam yaza girecekken
yaza bir ekmek bıçağı tutuşturacakken
sapı plastik kötü bir ekmek bıçağı
-geri döner..döner değil mi.. diye
birkaç kırık sözcük.. buruşuk..
-öldürürüm o zaman, kurtulurumn..deyip sustuğun
-kaçarım sonra,kimse sormaz.. deyip yığıldığın
nisandan hazirana doğru bir su kayakçısı
gibi süzülürken mayıs, ah bach!

ah benim bir kangurunun cebine yerleştirdiğim yavrum!
talanım! artanım! eksik kalanım! yarım kalanım!

nasıl yedirirdim ihanetini kendime
o dev hisle sen mayıstın ben mayıstım
herşey ama herşey elele mayıstı
seni o yüzden bağışladım!,

uzanıp topraktan çıkarttın beni
tozumu sildin, hohladın, parlattın
ovdun ve okşadın beni
çıktı içimdeki cin;
ondan
-gidecektin, mecburdun, hepsi gibi-
affını diledin

mayıstı. mecburdum.
seni o yüzden bağışladım!

küçük iskender