36 sene önce.. üç fidan.. üç genç adam.. üç devrimci.. yok yere; bi' hiç uğruna apar topar kaldırıldılar yataklarından.. ayaklarına pranga vuruldu.. askerlerin kollarında götürüldüler savcının karşısına.. gözleri dönmüş subayların karşına çıkarıldılar..

evet, yaptıkları bir takım suçlar vardı, ya da işledikleri, herneyse işte.. asılmalarını gerektirecek bir fiil yapmamışlardı ama.. gözü dönmüş yetkililerimiz, anayasayı tahribata uğrattıklarını, ihtilal peşinde koştuklarını öne sürmüştü.. halbuki anayasayı koruma mitinglerinde onca sopayı da bizim denizler yemişti.. ama yemedi our boys'larımız.. astılar.. bir sabah vakti.. o lanet gün.. yani bugünün sabahında.. meydana gerilmişti çoktan daracağı.. avluya.. avluya bakan odalara dizmişlerdi hüseyin'i, deniz'i, yusuf'u.. arkadaşlarının asılışlarını da izlettiler onlara.. yaptıkları kıyım onlar ölene kadar sürecekti anlaşılan.. işkence bitmemiş, sabaha az kalmıştı..

deniz'in boynuna 2 ilmik geçirdiler.. ağırdı deniz. uzundu.. ip, boğamadı deniz'i... ölmedi o genç adam.. henüz 25 yaşında, hayatının bağırında, atam'ın bursa nutkun'da söylediklerini yapıyorlardı.. vatan, millet tehlikede, bağımsızlık zaten yok.. astılar, bir sabah vakti,, ölmedi ama o genç adam.. yine işkence yaptılar.. ölürken bile rahat rahat ölemedi.. gözünü kırpmadan vurduğu tabure ayaklarından kayıp giderken, o hemencik ölmedi, ölemedi.. 25 dakika sürdü o lanet an.. doktor her baktığında hala kalbi atıyor, nabız alabiliyordu.. ölmedi, öldüremediler..

bugün, 36. yıl dönümü.. 36 yıl önce astılar.. öldürdük sandılar ama, nafile..

unutmadık lan. faşist götlere selam eder, devrimci arkadaşlarımı da en kalbi duygularımla selamlarım.
tümünü göster