söyle avanak avanak defterlerimi karıştırırken gözüme orhan pamuk'un şu şöylemiş olduğu kelimeler aklıma geldi.
yok canım o ortalığı karıştıran sözleri değil elbette arz edeyim de bir görün;

'içimden geldiği için yazıyorum! başkaları gibi normal bir iş yapamadığım için yazıyorum. benim yazdığım gibi kitaplar yazılsın da okuyayım diye yazıyorum. hepinize, herkese çok çok kızdığım için yazıyorum. bir odada bütün gün oturup yazmak çok hoşuma gittiği için yazıyorum. ben, ötekiler, hepimiz, bizler istanbul'da, türkiye'de nasıl bir hayat yaşadık, yaşıyoruz, bütün dünya bilsin diye yazıyorum. kağıdın, kalemin, mürekkebin kokusunu sevdiğim için yazıyorum. edebiyata, roman sanatına her şeyden çok inandığım için yazıyorum. bir alışkanlık ve tutku olduğu için yazıyorum. unutulmaktan korktuğum için yazıyorum. getirdiği ün ve ilgiden hoşlandığım için yazıyorum. yalnız kalmak için yazıyorum. hepinize, herkese neden o kadar çok çok kızdığımı belki anlarım diye yazıyorum. okunmaktan hoşlandığım için yazıyorum. bir kere başladığım şu romanı, bu yazıyı, şu sayfayı artık bitireyim diye yazıyorum. herkes benden bunu bekliyor diye yazıyorum. kütüphanelerin ölümsüzlüğüne ve kitaplarımın raflarda duruşuna çocukça inandığım için yazıyorum. hayat, dünya, her şey inanılmayacak kadar güzel ve şaşırtıcı olduğu için yazıyorum. hayatın bütün bu güzelliğini ve zenginliğini kelimelere geçirmek zevkli olduğu için yazıyorum. hikaye anlatmak için değil, hikaye kurmak için yazıyorum. hep gidilecek bir yer varmış ve oraya tıpkı bir rüyadaki gibi bir türlü gidemiyormuşum duygusundan kurtulmak için yazıyorum. bir türlü mutlu olamadığım için yazıyorum. mutlu olmak için yazıyorum...'

fazla lafa gerek yok aslında ama bunu neden niçin eklediğimi vaaz edeyim.

efendim bildiğiniz gibi o ona ne dedi bu buna ne dedi merhalesinde dönen, üstüne üstlük sen bana bunu nasıl dersin kelamını çokça kullanan, hatam nedir diye sormayan daha doğrusu soracak kapasitesi olmayan angutlar diyarında yaşadığımızı bilmekteyiz.

bu angut toplumda en alt kesimnden en üst kesime kadar aynı reflekslerle bezenmiştir. hasetlik kıskançlık gırla gitmekte, herkes keriz ben akıllıyım diye ortada salınan tatlı su kurnazlıkları önceleri neşe vermekteyken şimdi yoğurtsuz bakla tadı vermektedir.

en genel inançların bile provakasyon olarak nitelendirdiği bu ahvel seiratte korkunun uçsuz bucaksız ülkesi başlar.

elbette 'of ulan başım ağrıyacak' diyerek akl-ı selim kişiler bezgince ya suskunluğa gömülüp yahut vodvil tiyatrosu karakterlerini oynayacaklardır.

seyir defterini tümden varımdansa tümden gelimi uygulamak zamanı geldi geçiyor bile.

hiç bir anahtarın açmadığı kapıları yazıyla açmak isteyenler ise güliverin cüceleri ülkelerinde boğuntuya gark oluyor.

birinci sınıf bir zekanın göstergesi, iki karşıt görüşü aynı anda akılda tutabilme yeteneğidir diye cin kokulu sesiyle bir yerlerden buyuruyorlar muhteşem gatsby'nin pederi.
tümünü göster