ekmek fiyatını kıstas alırız genelde toplum olarak. "o kadar konuştun, atıp tuttun. söyle bakalım, ekmeğin fiyatı ne?" dendi mi tek soruda çözülür karşıdaki insan. ekmeğin fiyatını biliyorsa gündemle ve dolayısıyla içinde yaşadığı toplumla alakalı; bilmiyorsa değildir. ekmeği kapıcı yahut gündelikçi alıyorsa da durumu kurtaramaz. 'halka inmemek'le itham edilir bu kez. türkiye'yi istiklal ve bağdat caddelerinden; nişantaşı-teşvikiye-harbiye üçgeninden ibaret saydığı düşünülür.

sahi, ne olacak bu hububat fiyatlarının hali? pirinçten bahsediyorum. bilen var mı? 6 buçuk mu 7 mi oldu? takip edebilene aşk olsun.

faraziyeleri, milletin birbirini tartarken kullandığı bir halta yaramaz terazileri bir kenara bırakırsak: durum vahim. ciddi anlamda bir boykot gerekiyor, ama necip milletimiz "pilavdan dönenin kaşığı kırılsın" atasözünün tesirinden kolayca sıyrılacak gibi gelmiyor bana.

çiftçinin kara gün dostu olduğunu her gün işe gidip gelirken vapurda okuya okuya ezberime nakşettiğim ofis, aynı zamanda çiftçinin ak gün düşmanı imiş, bunu gördüm. tarım bakanımız da tarım kısmı ile değil, bakma kısmı ile meşgul: ofisin 300 firmaya dağıtması gereken pirinci üç firmaya peşkeş çekmesini "canım papaz bile her el pilav yemezmiş. biz de biraz bulgur, biraz makarna yeriz olur biter" diyerek yorumluyor (?)

evet, pirinç imali, ithali ve ihracı ile haşır neşir olan üç şirket ortak bir karar alarak, parayı bastırıyor ve ofis'in stoklarındaki tüm pirinci satın alıyor. ofis yetkilileri ise "bu yaptığınız düpedüz kartel oluşturmaktır. sosyal devletin gereği olarak ben size bu tasarrufta bulunma hususunda müsaade vermiyorum" diyemiyor. kısacası velev ki pasif konumda olsun, ofisteki yetkili de bu vurgunda suç ortağı durumuna düşüyor. şerefli bir istifa beklemememiz gerektiğini sanırım hepimiz çok iyi biliyoruz. bari savcılar harekete geçse de, görevi suiistimal yahut görevi ihmalden dolayı soruşturma başlatsa...

işin ilginci, rekabet kurumu denen bir müessesemiz var; konu ile en yakın ilişki bence bu kurumla kartelci şirketler arasında kurulmalı iken, yayın organlarımızın dikkatini celbetmemiş. ol rekabet kurumu kü:
-güneydoğu anadolu bölgesinde, birbiriyle anlaşan ve mıntıka usulü ile mal satan, fiyatları da rahatça belirleyen çimento firmalarının eylemlerini (burada hemen parantez açalım; çimento çabuk kuruduğundan, tez telef olan bir yapıya sahip olduğundan, misal marmara bölgesinden filan götürülmesi söz konusu olamaz; velev ki olsun, astarı yüzünü geçer...) rekabetin korunması hakkında kanun'a aykırı bularak çakallık yapan bu şirketleri tarihi para cezalarına çarptırabiliyor.
-avea gsm pazarına girdiğinde turkcell'e başvurarak "birader sizin zaten baz istasyonlarınız var, ben bir daha türkiye'yi dört baştan baz istasyonuyla bezemek için uğraşmayayım, bedeli neyse ödeyip sizden faydalanayım" dediği zaman olumsuz cevap veren turkcell'i, yine aynı kanuna dayanarak, 'baz istasyonlarını, bedeli karşılığında diğer gsm operatörü avea'ya kullandırmak' zorunda bırakabiliyor (yeni bir baz istasyonu ağı kurulması her açıdan ülke ekonomisine ciddi zarar verecek bir tasarruf olarak değerlendirilmişti çünkü).

neden pirinç olayına girişmiyor rekabet kurumu detektifleri? iki günde %100'den fazla artış gösteren pirincin kaymağını (pirincin kaymağı çeltikse de burada nema'dan bahsediyorum) yiyenlerin yanına kar mı kalacak?

pirincin tanesinin bir yeni kuruş olduğu şu günlerde, tabağınızda bıraktığınız her pirinç tanesi, ülke ekonomisine ciddi bir darbe indiriyor. derler ki dünyanın bir ucunda kelebek kanat çırpsa, öte ucunda bir kasırga kopar. benim yediğim veya ardıma koduğum pirinç tanesinin ekonomiye küllfeti olur mu diye düşünmemek gerek. herkes elini pirincin taşının altına koymalı. bugün orta halli bir ailenin sofrasında, tabakta kalan bir pirinç, eskisine nazaran daha çok ağlayacak, mızmız çocuklarınızın ardından. çocuklarınızın geleceği için... pirinç yemekten (fiyatlar normalleşinceye kadar) vaz geçin.
tümünü göster