bitanem, yokluğunun rüzgarında savruldum. gözlerimi sensizliğe açmaktan bıktım. senin yanındayken yalnız kalmak zaten öldürmüştü beni... seni çok sevdim.

bunlardı sevdiği kıza attığı son mesajda yazılı olanlar. son kelimelerini böyle kurmak istemişti. az önce dinlediği ezan onu gideceği yoldan çevirememişti. yorgundu. sevmek adına varlığını koymuş ve kaybetmişti. sınırlarını bilemez olmuştu. bitkin ve bezgindi.

sabahların yolunu çok zor buluyordu. bu sabah bulduğu son sabah olsun istedi. saat 06:10 du. günlerden cuma. sessizce yerine geçti. derin düşüncelere daldı yeniden. fakat yapması gereken bir şey olduğunu hissetti, silkelendi. yüzündeki yaşları sildi. farkında olmadan avucunda sıktığı kanlar içinde kalmış jileti iyici kavradı. ne yaptığının arkındaydı. gözlerini kırpmıyordu, oldukçu sakin normal bir şekilde nefes alıyordu.

bir cumartesi gecesiydi. her şey çok güzeldi. telefonun bir ucunda o eğlenceli bir sohbet geçiyordu aralarında. o gün onun doğun günüydu. çok mutlu dakikalar geçiriyorlardı o an. belki de birlikteliklerinin en hoş dakikaları. o hoşluğu şu an da hissetti. yüzünde hafif .bir tebessüm belirdi. bu hayata son tebessümü olacaktı belki. yüzündeki tebessüm onu o kadar meşgul ediyordu ki jileti damarlarına vurduğunda tepkisi hiçi değişmedi. arkasına yaslandı. tebessümünü kaybetmemekte kararlı gibiydi.

o derinlikten çıkamamıştı henüz. iki elinin de avuçlarından kanlar süzülüyordu yere. onun buna hiçbir tepkisi yoktu. parmaklarının ucundan damlayan kanları hissetti. istediğini aldığını düşünüyordu.

bir hayal alemindeydi. gözlerinin önünde hayalleri yaşıyordu. mutluydu sanki tebessümü yok edememişti vücudundan eksilenler.

artık onun için zamanın önemi kalmamıştı. zamanı düşünmek zorunda değildi. içi huzur doluydu. o normal olmayı seçmemişti hiç. normalliğin getirdiği duyarsızlığa karşı olmuştu. yine normal olmadı. ölümü beklemedi kendisi ölüme koştu.

hep sol tarafı uyuşurdu. bazen çok şiddetli olurdu bunlar. bu kez ki farklıydı. bunu hissetti. sadece sol tarafı değil tüm vücudu uyuşuyordu. üstü ince değildi fakat üşüdüğünü hissetti. "bitanem inan ince giyinmedim" dedi. kandan kıpkırmızı olan elleri titriyordu.

bir yol seçmişti. kimsenin seçemeyeceği cinstendi. o hiç düşünmemişti sonunu. sadece sevmişti. hiçbir şey umurunda değildi. kendi doğrularını kendi belirledi. istediği yolda doğru kabullendiklerini yaşadı. şikayetçi olmadı hiç. hiç bu kadar yalın tatmamıştı mutluluğu. yaptıklarına pişman değildi. kendi hayatını kendi seçmişti. son virajını kendi hazırladı. rahattı.

titreyen dudaklarında bir şarkı mırıldanmaya başladı. "hiç bir kadın hiç bir erkeği ve de hiç bir erkek hiç bir kadını bu biçim, bu biçim sevmedi..." diyordu şarkıda. her şeyin özetiydi sanki. varlığının ve yokluğunun son resmiydi. hiçbir şahit yoktu.

ayaklarını kıpırdatmaya uğraştı. uğuldayan kulaklarında yerdeki kan birikintisinin sesleri yankılandı. yüzündeki tebessüm hiç kaybolmadı. gözlerinden süzülen tomurcuk kanlara inat gülümsüyordu hayata. yenik düştüğünü düşüneceklerdi onun ama o kazandığını hissetti. hayallerine son noktayı koydu. derin bir nefes aldı. bu onun son nefesiydi. yavaş yavaş eksilerek terk etti mezarını...

masanın üstünde duran cep telefonuna bir iletildi mesajı düştü. saat 06:33 tü.

.. ölüme koşma eylemidir. ölümü beklememektir..
tümünü göster