un long dimanche de fiancailles
kayıp nişanlı adıyla gösterime giren güzel bir jean pierre jeunet filmi. başrolde audrey tautou, gaspard ulliel, jean-pierre becker, jean-pierre becker, dominique bettenfeld var.

filmdeki kadın başrolün kalemle çizilmiş gibi kusursuz bir güzelliği olmaması filmi daha inandırıcı kılarken, çocuk felcinden kalma bir özrü olması da insanı eleştirirken sert ve kırıcı olmamaya zorluyor.. ayrıca filmin tek bir çiftin hayatı ve aşkı üzerine kurulu olmaması, farklı öyküler ve hayatlarla birleşmesi de filmi daha fazla seyredilir kılmış.

film; savaşın ne denli insanlık dışı olduğunu başarılı bir dille anlatıyor. bir yanda cephede ölüm korkusu ile aklını yitiren gençler ve ölen askerler varken diğer yanda opera sonrasında taksi bulamadığı için şikayet eden ve savaşın zor şartlarda geçtiğini söyleyen generaller yer alıyor. 7 çocuğu olanların cepheden çıkıp evine dönebileceği kararını duyan bir askere; 6 çocuklu eşini en yakın arkadaşından hamile kalması için zorlayarak cepheden kurtulmayı düşündürtebiliyor. savaş sonrası geriye kalanların insanlık dışı yaşanan olaylardan ötürü pişmanlık ve mahvolmuş hayatlar, gelecekler olduğunu iyi bir şekilde yansıtmaya çalışmış bu açıdan film.

filmdeki etkileyici sahnelerden biri de küçük yaşta ebeveynlerini kaybeden kızın "ölüm var, ölüm var, ölüm var" sözleriyle kendini bunu kabullenmeye zorlaması ve son sahnede, nişanlısına kavuştuğunda askerin ilk tanıştıkları gün sorduğu soruyu tekrarlamasıydı: ayağın çok acıyor mu?

--spoiler--
kalp atışını tıpkı mors mesajı gibi duyuyorum. biz bağlıyız.
--spoiler--

--spoiler--
martılar çok inatçıdır. sonunda rüzgarı yeneceklerini bilirler..
--spoiler--