batı'nın belki de en müreffeh ülkelerinden birinde, güneşi balçık ile sıvama heveslisi karikatürist amcanın biri, hz.muhammed hakkında pek de evrensel ahlak ile bağdaşmayan bir karikatür çiziyor. yarım saat sonra ise, kuala lumpur'da bilmem kaç ölü, bilmem kaçtan fazla da yaralı... galeyana gelen halk, polisiyle çatışıyor, birlikte saf tuttuğu hemşehrisini çıkan izdihamda ezip geçiyor.

bilmem hangi ülkenin dışişleri bakanı basın toplantısı düzenliyor. bağdat'ta cennet arzusuyla yanıp tutuşan mücahidin biri, çoluk çocuğun arasında üzerine bağladığı bombanın pimini çekiyor. ölenin, geride kalanın haddi hesabı yok. aklı sıra avrupa'ya; ''dinimizle, vatanımızla uğraşırsanız ananızı belleriz.'' mesajı verilmekte. kimin anasının gözünün yaşlı olduğu ortada.

hz.muhammed, kabe'de namaz kılarken üstüne hayvan sakatatı atıyorlardı. taif'te taşlanırken sükunetini korumaktan vazgeçmemişti. o kadar ağır maddeler içeren hudeybiye barışını imzalarken de birşeyler düşünüyor olsa gerekti. çünkü zulüm ile savaşın yegane çözümü, kılıç kuşanıp cengaverlik taslamak değil bunun yanında strateji de üretmektir. yeterli siyasi, askeri gücünüz yoksa oyunu kuralına göre oynayacaksınız. o bunu yapıyordu.

batı doğu'yu kullanarak batı oldu ve geriden geldiği müsabakada öne geçti. arayı açtı. şimdi onlar tıpkı hudeybiyede'ki, taif'teki ve kabe etrafındaki müşrikler gibiler. ve siz ve biz, müslümanlar, hz.muhammed'in öğretisini tasdik edenler, oyunu kuralına göre oynamakla mükellefiz. kuralı koyup, şablonu belirleyenin batı olduğu konjonktürde, zaman, kudüs önündeki muzaffer selahattin olmak değil, uhud sonrası muhammed olma zamanıdır. ve unutulmasın ki; sizin inandığınız muhammed, bir karikatüristin kalem darbeleriyle değerinden dirhem kaybetmeyecektir. ve sessiz kalıp, sebat etmek tepkisizlik değil, onun strateji ve ileri görüşlülüğün bugüne yansımadır.