dün adapazarı'ndan bindiğimde kompartımana giren kapıyı açacakken 20'li yaşların başında olduğu belli olan bir çocuk kapının sürgüsünü kapattı. tren hareket etmek üzereydi. bu olağandışı hareketin sebebini soran gözlerle baktığımda, elini arka cebine doğru attı. ben de bıçak çıkarma ihtimali üzerine gardımı almaya hazırlanırken cebinden cüzdanını çıkardı ve konuşmaya başladı:

-ben polisim (cüzdanın orta kısmında metal bir polis amblemi var, onu gösteriyor). sim kartım kayboldu...
der demez ben başımdan savmak için:
+telefonum yok, kusura bakma.
dedim. polis olmadığı her halinden belli olan bu şahsın yapacağı şey o kadar belli ki. cep telefonumu alacak ve konuşma bahanesiyle topuklayacak. günde iki saf bulsa yolunu da bulmuş olacak. ama güvenilir bir yöntem olarak benimsediği bu 'polis amblemi gösterme' yöntemi son derece sakat. çünkü polis olmadığı halde kendini polis gibi tanıtan ve polis nişanesi taşıyan kişiler ceza kanunu uyarınca 'memuriyetin gasbı' suçunun bir türevini işlemiş sayılıyor.

yani polis üniforması giymekle, polis olduğunu beyan edip amblem göstermek arasında sadece alınacak ceza bakımından fark var; suç olup olmaması bakımından değil. istanbul'da olsak haddini bildirirdim fakat kendi çöplüğümde olmadığımdan ötemedim. insanların haysiyetleri bu kadar mı düştü? o rol yeteneğiyle hangi dizi setine gitse en azından figüran olup cebine birkaç lira koyabilecekken insanların saflıklarından veya anlık dalgınlıklarından yararlanarak hırsızlık ve hatta gasp suçu işleyerek geçimini sağlamak derdinde...