yatılı okulun ilk gecesiydi. henüz büyük sayılmayacak kadar küçük bir yaştaydım, 13 yaşında. anlayacağınız büyüklerim tarafından işlerine geldiğinde büyük, gelmediğinde küçük sayılan yaşlardaydım.

beni büyük kabul ettikleri bir dönem olmalı ki, hayatımla ilgili kararları verebileceğimi düşünerek sınavlara girmeme izin vermişler ve 'kazandınız' mektubu geldiğinde çok sevinmişlerdi. artık bir meslek sahibi olabilecek kadar büyümüştüm demek ki.

ilk heyecan dalgasının ardından fark etmişlerdi evden ayrılmam gerektiğini. artık her akşam onlarla aynı yer sofrasında yemek yemeyecek, 'ödevlerini yap' diye baskı yapılmayacak, ablamla paylaştığım tek kişilik yer yatağı adının hakkını verecekti.

aynı ildeki okulu kazanmış olmam ilk başta avantaj olarak görülmüştü. her istediklerinde, özlediklerinde gelip beni görebileceklerdi, tabi ki ziyaret saatleri dahilinde(işte bunu hiç düşünmemiştik).

okulların açıldığı sabah okul bahçesinde ülkenin her yerinden gelen 13-15 yaş grubu yüze yakın kız çocuğu ve aileleri en az benim kadar ne olacağının farkında olmadan, biraz sevinçli biraz buruk bekleşiyordu. önce konuşmalar yapıldı, kurallar okundu ve ayrılık vakti geldi. işte o zaman aileler gerçekten fark etti ki bizleri hiç tanımadıkları kişilere bırakıp gitmek zorundaydılar. uzun bir sarılıp, öpüp, koklaşma merasiminin ardından gittilerde.

tek yalnız kalan ben değildim, artık hepimiz yalnızdık. dersler, tanışma faslı, odalara yerleşme, bavulları yerleştirme derken günün nasıl geçtiğini anlamadık çoğumuz, ta ki zil sesiyle yatma vaktimizin geldiğini anlayana dek.

teker teker altı kişilik yataklardan oluşan odalara dağıldık. ışıklar kapandı ve işte o an gerçek yalnızlık başladı. uyuyamıyordum. yatağım evdekinden daha rahat, yastığım daha yumuşak olmasına rağmen uykuya dalamıyordum. işte o zaman teyzemin yatılı okulu kazandığımı duyduğu zaman söylediği sözler geldi aklıma;
- aferin güzel kızıma, bunu da başardı. ilk zamanlar zor gelir, yerini yadırgarsın ama zamanla alışırsın.

evet, yerimi yadırgamıştım. ama yatağın veya yastığın evdekinden daha rahat olmasını değil. o andaki yalnızlığımı, ablamın nefesinin eksikliğini, çarşaftaki sabun kokusunun annemin kullandığından farklı oluşunu, yatağıma yatırıldığımda iyi geceler öpücüğü verecek kimsenin olmayışını ve daha nicelerini.