o'ndan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı.[havalı bir giriş olması temennisiyle]

dostoyevski'nin gerçeğe ihmal edilebilecek kadar yakın hayal dünyasının tezahürü bir roman suç ve ceza. büyük de bir yan etkisi var; o'nu okuduktan sonra, artık edebiyatın daha yavan geldiğini hissediyor insan. binlerce kişi tarafından pohpohlanan, kitabevlerinin vitrinlerini haftalarca süsleyen yapımların ana karakterleri, dostoyevski'nin razumihin'ine, avdatya ramanovnası'na dahi yaklaşamıyor, onlar kadar gerçek olamıyorlar. ki raskolnikov'u siz düşünün. o engin bir düş evreninin içinden kopmuş ve gerçeğe evrilmiş kahraman. kadim bir dostum; ''kitabı okuduktan sonra raskolnikov oluyorsun, herhangi bir duruma nasıl tepki vereceğini kestirebiliyorsun'' diyordu. evet, söz konusu eser hayal ile gerçek arasındaki muamma'yı kafa takmak isteyenler için yegane ilaç.

olur da şayet, gündelik hayatta kullandığımız basit kelimelerden oluşan sıradan cümlelerle bu denli ihtişamlı bir anlatım yakalayabilirseniz, siz de bir dostoyevski olabilirsiniz. ya da biraz edebiyat yetinize güveniyorsanız, bir cinayet işler ve pişmanlığınızı kağıda dökersiniz. kim bilir belki de dostoyevski de bu yolu seçmiştir ve yine kim bilir belki de raskolnikov dostoyevski'nin ta kendisidir. işte muamma olarak nitelendirdiğim takıntı da bu. acaba raskolnikov gerçeğe ihmal edilebilecek kadar yakın bir düş mü, yoksa gerçeğin ta kendisi mi?
tümünü göster