superball'dan 286 milyon $ kazanan ve daha önceki hayatında galata mevlevisi hayatı yaşayıp, tevazu abidesi izlenimi uyandıran haramzade, artık ne kadar ''eskisi gibiyim'' dese de, kimse ona ''bozulmamış'' gözüyle bakmayacaktır. belki içindeki engin insaniyet ve kadim muhabbet daimi kalacak ancak bunu eşrafa anlatmak o kadar mümkün olmayacaktır. parası, yaşaması için olduğu kadar, yaşatması için de gereklidir artık. ortamı değişecek, belki her gün uğradığı mahalle kahvesine uğrayamaz olacak, ''bırakın kahveyi siz gelin benim ortamıma'' dediği dostları, yer yer komplekslerinin yer yer tembelliklerinin- kahve adamı tembel yapıyor- neticesinde topu eski dostları ve en hayırsızları(!) olan ona atacaklardır. gelmemelerinin, gelememelerinin yegane nedenini o'nun ''çok değişmiş'' olmasına yoracaklardır. ancak benim meselem tam olarak bu da değil.

''paran olsaydı şimdi burada olmazdın zaten'' mantığını daha fantastik bir platforma yaymak ve felsefik olarak bundan bir hikaye yaratmak niyetindeyim. şöyle ki;

param olsa burada olmayacaktım(yukarıdaki önyargıya göre). ve çevrede parası olan milyonlar var ve gerçekten de hiçbiri ''burada'' değil. o halde, parası olup da ''burada'', benim yanımda olmayanlar acaba benim dostum mudur? yani şayet onların parası olmasaydı, benimle aynı standartlarda yaşasalardı, ben ve benim gibi adamların ortamında dolanıyor, benim gibilerle arkadaşlık ediyor olabilirlerdi. bu da demek oluyor ki; aslında onlar(zenginler) bir nevi ilk paragrafta ''sen çok değiştin birader'' serzenişiyle muhatap olan insanlar. yani onlar zamanın evvelinde parayı buldukları için, daha hayıflananlarla arkadaş olamadan değiştiler ve istemsiz bir şekilde onlarla arkadaşlıklarını kestiler.

bu bağlamda, hilton otellerinin varisi eski sevgilim ve general motors'un ortakları da can ciğer kankalarım oluyorlar. ancak para onları ''çok değiştirmiş'' ve artık beni tanımıyorlar. o oteller olmayacaktı da, o zaman görecektiniz siz paris'i, kuyruk gibi peşimde dolaşıyordu.