yıllar var ki, ben ve benim gibi düşünen nice insan "yahu bakın dünyada, memlekette böyle böyle olaylar oluyor, çarklar dönüyor, nasıl anlamazsınız bunları" dediğinde herkes "ehe mala bak salak salak komplo teorileri üretiyor, ya git yaa, git yaa!" diye tepki gösterdi. şimdi, son vuku bulan olaylar sonrasında herkes sanki bir leigh whannell filmi izlemiş gibi ellerini ağzına koyup "vay anam, neler olmuş ya" şeklinde salak salak bakıyor ekranlara.

nato, sovyetler birliği'nin yükselişi ve bunun akabinde komünizm ideolojisinin dalga dalga yayıldığı yıllarda, üyesi olan ülkeler içerisinde ciddi ve resmi terör örgütleri oluşturdu. bu terör örgütlerinden çoğu zaman ülke iktidarları bile haberdar olmuyordu. italya'da patlak veren gladıo temelli örgütlerinin yayıldığı her ülkede bir bir ölen muhalif gazeteci, yazar, sol görüşlü öğrencinin ölümleri ülkelerin emniyet teşkilatlarının dosyalarına "faili meçhul" olarak kaydedildi.

1980 ihtilalinde süleyman demirel'in istihbarat teşkilatı hakkında söylediği "angola'da darbe olsa söylerler, bizde olunca haberimiz olmaz" cümlesi kayıtlara geçmiştir. nato'nun başladığı gizli faaliyetler silsilesinden dönem iktidarları haberdar olduysa da, bu ve bunun gibi daha nice pislik sonraki iktidarlardan bile gizlenmiş, haberleri dahi olsa hiçbir müdahalede bulunamamıştır. ne var ki, bu gizli yapılanmaların mevcut bulunduğu ülkeler bu pislikleri bir bir gün ışığına çıkarırken, bizim memlekettekiler daha da karanlığa batıyor. susurluk olayı sonrasında açılan nice dava dosyalarını raflara kaldıranlara karşı seslerini çıkaranların bir bir sesleri kısıldı. gladıo'nun türkiye kolu olan ergenekon'un ilk dönemlerde başında hangi ismin olduğunu tahmin etmek zor değil; abdullah çatlı. "yiğit bir vatansever" olarak lanse edilen çatlı'nın avrupa'da hükümetçe görevlere gönderilip avrupa hapisanelerinden ergenekon üyelerini filmleri aratmayacak operasyonlarla kaçırdığı artık sır değil. her dönem iktidarlarının bilgilerinin bulunduğu bu ve bunun gibi daha nice vukuat (uğur mumcu, bahriye üçok, çetin emeç, ahmet taner kışlalı, çorum, maraş, sivas katliamları vs) hali hazırda kayıtlarda "faili meçhul" olarak geçmektedir.

son zamanlarda güzel bir çalımla kapatılma davasını örten recep tayyip erdoğan deşifre etmenin zamanı geldiğini düşünerek operasyonların düğmesine bastı malumunuz. kim gözaltına alınsa "ergenekon diye bir şey yok, tsk'yı yıpratmaya çalışıyorlar" diyor? vakt-i zamanında abdullah öcalan'ın elini sıkan doğu perinçek ve partisi / tv kanalı ayağa kalkmış cıa'den akan paralarla memleket ve asker sevdalısı olmuş, asker diyor başka bir şey demiyor?

şemdinli bombacılarının yaptığını "münferit" olarak yansıtan tsk, içindeki çıbanları çıkarmak yerine, irinleri daha da derine gömerek kendisini içten zehirlemeye çalışıyor. ve evet, bir takım güçler gerçekten de tsk'yı "içten" yıpratmaya çalışıyor, tepeden!

ülke hali ortada... doğu perinçek ve saz arkadaşlarını "türkiye sizinle gurur duyuyor" şiarıyla gözaltına uğurlayan "tsk dostu" kalabalık. başbakanlık'daki özel ofis. cıa, ergenekon, yahu ne oluyor?

ne olduğunu size söyleyeyim. türkiye; üzerine isteyenin isteyeceği gibi serpiştireceği kara bulutlara gayet müsait bir coğrafya. salt coğrafya da değil, hazır insanları da uyuşuk, tsk diyor başka bir şey demiyor, isteyen istediği salyangozu çıkarıyor!

bu ülkede, istediğiniz pisliği yapıp savunmanıza tsk eklerseniz paşalar gibi yaşatılırsınız. 100 kıza tecavüz edip, "hepsi iftira, tsk'yı yıpratmaya çalışıyorlar" diyen bir adamı bir bakmışsınız ki iktidarda bulmuşuz.

yönetici çiftliği olup da hiçbir yönetenin hiçbir şeyden habersiz, neyi yönettiğini bilmediği bir ülkedeyiz. silahınız olsun, atış serbest. ve biz, çıbanları elimizdeki cımbızlarla çıkarmaya niyetliyiz. takım elbiseli, kravatlı, üniformalı herkesi karşımıza almaya da.
tümünü göster