insanoğlunun gece yatağına yattığında, uykusu kaçıp televizyonu açtığında, hikmetine sual edemediği aydın cenahın arasına karıştığında karşılaştığı ve sabah kalkıp işine giderken memleketin her tarafında gördüğünden dolayı artık içselleştirdiği, her nasıl olduysa genel-geçer bir yargı olarak üzerine boca edildiği bir durumdan bahsetmekteyiz.

yüzümüzü aydınlanmış dünyaya çevirme hevesi ve batılılaşmadan çıkardığımız kıt mananın sonucunda muassır medeniyet level'ına ulaşma yolu olarak şekilciliği seçmiş olmamızdan bir hayli mustarip olduğumu belirtmek isterim. yukarıda da bahsettiğim üzere, maalesef ki akılcı tavırlar sergilemeyi ve düşünsel alanda önem teşkil etmeyi, üzerimize giydiğimiz ik parça kıyafet, suretlerimize ekleyip, çıkararak yaptığımız değişikliklerle başarabileceğini düşünen bir kesim peydah olmuş vaziyette. avrupalılaşma ve ilerleme yolunda insanların ön beyin faaliyetlerini el tersiyle itip dış görünüşleri hakkındaki önyargılarımızla felaket senaryoları kurmamızın sonucunda millet olarak önümüzü göremez olduk.

sakallı üniversite öğrencisine[sakalın şekline göre] komünist mi, tarikatçı mı, 2. cumhuriyetçi mi,vb. diyeceğini şaşıran, türbanlının zenginine yeşil sermaye patroniçesi, fakirine şeriatçı, arada kalanına aile baskısının mukadder tecellisi olarak bakan kendini şaşırmış bir kesim var türkiye'de. cem evinde ibadetini yapan aleviye neden camiye gitmediğini sorabilecek cürretkarlıkta, akp'ye oy vereni aptallıkla suçlayabilecek bayağılıkta, ateiste; ''yanacaksın mna koduğum'' yüzeysellik ve ahkamcığıyla tebliği etmekte beis görmeyen insanların ülkesinde yaşıyoruz anlayacağınız.

sırf birileri böyle olması gerektiğini savunduğu için, belirlenen kıstaslara mahkum kalmaya oldum olası mesafeli yaklaşmışımdır. herkesin hayattan çıkardığı anlam aynı olamayacağına göre, o birilerinin hayattan çıkarıp standart olarak belirlediği kriterlere de kimse uymak zorunda değil, kusura bakılmasın. anlamadığım nokta ise, takım elbiseydi, kot pantolondu, şapkaydı, kıldı, tüydü... gibi önkabullerin mutlak aydınlanma vesilesi olarak addedilmesi ve bu modaya[ki modadan öteye geçemez] uymayanların gericilikle itham edilmesi. maalesef halkın içinde bulunduğu yanlış bir kanı var ki; batı medeniyeti olarak adlandırabileceğimiz topluluğun hiçbir özenilecek yanı olmayan bizlere benzeme çabasında bulunamayacağı, o zaman çağdaşlaşma hususunda bizim onlara uymamız gerektiğidir. kişisel komlekslerin ve özeleştirinin aptallık boyutuna ulaşmasının en dişe dokunur tezahürünün bu olduğu kanısındayım.

artık muassır medeniyet seviyesini sakal uzunluğuyla, kafaya takılan sarık, kıça giyilen şalvarla ölçmeye çalışmaktan vazgeçilmesi gerekir. kimse, levis 501 giymek zorunda olmadığı gibi cemiyet içinde sinekkaydı dolaşmak zorunda da değil. bu zorundalıkların olmadığını düşünen şahsım için de geçerli olan bir bakış açısı var ki; sokakta dolaşan ve sırf hayatı algıladığı biçimde yaşayan birisine surat ekşiterek bakıp, küçümser tebessümler fırlatmak kimsenin haddine değil! sokakta her ne kadar tarzıma uygun olmayan, hayatım boyunca uyacağımı düşünmediğim modaların takipçilerini de görsem bu onların medeniyet seviyeleri hakkında kafamda bir ampül yanmasına sebebiyet vermiyor. ki kimsenin de böyle bir mukayese yetisi olabileceğine ihtimal vermiyorum. o zaman siz de birilerinin dayatmalarından dolayı ''olmam gereken kalıp bu'' tavrından sıyrılıp inandığınız gibi yaşayın! biraz daha kendiniz olursunuz.