farklı insanlar toplumu oluşturur. farklı insanlardan oluşan toplumlar ise birbirlerinden farklı değildir.

insan tutumunu belirleyen "kişilik" ve "karakter" adlı iki temel unsur bulunur. birinin doğuştan geldiği, diğerinin ise insanın başına gelenlerle (yaşadığı ortamın koşullarıyla) biçimlendiği kabul edilir.

toplumun tutumunu ise varlığını sürdürdüğü ortamın koşulları belirler; çünkü bu tutum, farklı insan tutumlarının ortalamasıdır. işte bu ortalama da benzer koşullar altındaki toplumlarda benzer olur.

bunu kanıtlayacak birçok örnekten en dikkat çekicisi, onbinlerce yıl eski dünyadan yalıtılmış halde yaşamını sürdüren yeni dünya toplumudur. eski dünya tarafından 15. yüzyıl sonlarında ulaşılabilen yeni dünya "insanlar"ının, o tarihe dek, eski dünya "insanlar"ını, kültürel evrim olarak, önemli sapmalar olmadan, takip ettikleri görülmüştür.

bir diğer güzel örnek de antik yunan toplumu ile yeni çağ avrupa toplumu arasındaki siyasi yapı benzerliğidir. her ikisinde de, endüstrinin ilerlemesi ile burjuvazinin güçlenerek nihayet iktidara ortak olma çabaları demokrasinin gelmesi ile sonuçlanmıştır.

çağımız toplumu, avrupa toplumu, müslüman toplum, türk toplumu, tüketim toplumu: hepsi dünya toplumunun farklı ve benzer koşullar altındaki parçalarıdır.

o halde, aklı başında, sağduyu sahibi, bilinçli bir toplumun diğer bir toplumla empati kurması ve kendini ona yakın hissetmesi, bir insanın diğer bir insanla empati kurmasından daha kolay ve tabii olmalıdır.

sonsöz:

işbu yazı, bir taraftan iktisadi nedenlerden ötürü güdülen politikalarla hakları gasp edilen, diğer taraftan bu politikaları, kendilerine giren-çıkan birşey varmış gibi destekleyen faşist koyun sürüleri tarafından hor görülen toplumlara ithaf olunur.