bilinen diğer adıyla imam şamil. rusların korkulu rüyası, dağıstan aslanı...
yayılmacı bir politika izleyen, asya ve kafkasya devletlerine gözünü diken moskova'nın son yıllarda bir türlü baş edemediği komutan olan şeyh şamil, evliyanın büyüklerinden mevlana halid-i bağdadi hazretlerinin talebelerindendir. tedrisatının ardından ülkesine dönmüş ve kafkasya'yı ele geçirmeye çalışan rus ordularına karşı cihad ilan ederek, az bir orduyla harp okullarında okutulacak nitelikte savaşlar yaparak tarihe unutulmaz ve ibretle izlenen bir dönem hediye etmiştir. münevver belde medine'de bulunan cennet-ül baki kabristanı'nda eshab-ı kiram'ın büyükleri ile birlikte medfun bulunmaktadır. sayıdaki imkanları en iyi şekilde kullanmış ve sayıları onbinleri geçen rus ordusu'na karşı inanılması güç zaferlere imza atmıştır. tam anlamıyla bir lider, evlat ve babadır. hayatı tam bir lider hayatıdır anlatabilmek asla benim kıt kelimelerimin haddine değildir.
kafkasya'nın imamı, rusların korkulu rüyası şeyh şamil, imamlığa seçildikten sonra rus çarı nikola, general klugenov'dan yeni imamın nasıl birisi olduğu sormuş ve daha öncekilere hiç benzemediğini farkedince de "bu aslanı yelelerini okşaya okşaya kafese sokmamız lazım" diyerek, şeyh şamil'e bir mektup yazmıştır. şamil'in, mektubu getiren elçiye verdiği cevap nikola'nın suratında bir tokat gibi patlamıştır:
"elçiye gerek yok. çarınız görüşmek isterse, kendisinin ve fermanın sökmediği bu dağlar, görüşmeye gelen herkese açıktır..."
bu cevabın ardından çar nikola, general klugenov başkanlığında subay yemeferov, ve albay yerdekimof'un da dahil olduğu bir heyeti şamil'e göndermiştir.
-çarınız benden ne istiyor general?
-sizinle düşman değil dost olmak, hatta başınıza bir krallık tacı giydirmek istiyorlar
-bak sen, ne kralı olacakmışım peki?
-kafkasya kralı. çarımız dostluğunuzun ve sadakatinizin karşılığında bütün kafkasya'nın hakimiyetini size bırakacak. çok zengin bir hayat süreceksiniz. dünya'nın bütün nimetlerine kavuşacaksınız.
-bu kadar söz kafi general. senin çarının mesajından çıkan netice şu, çarın diyorki "ey şamil, bu sonu gelmez ve yorucu mücadelelere artık bir nihayet ver. ömrünü törpüleyen, sana rahat ve huzur yüzü göstermeyen bu ümitsiz savaşlar sana ne kazandıracak? vatanın sat, şerefini sat, yeminin ayaklar altına al ve çara teslim ol. başına sarık ve kalpak yerine incili taçlar giyecek, üstünde oturduğunuz şu eski püskü yamçının yerine zümrüt tahtlar üzerine oturacaksınız. saraylarından nehir gibi altın ve mücevherler akacak, senin ve senden sonra gelecek olan torunlarının kafkasya üzerindeki hükümdarlığınızı bütün dünya tanıyıp tasdik edecektir. yeryüzünde en büyük kudret olan çardan başka amirin bulunmayacaktır"
bu arada vakit girmiş ve ikindi ezanı okunmaya başlamıştır.
-yanılıyorsunuz şeyh şamil. çar hazretleri sizden dostluğunuzu...
-beyler! namaz vakti geldi.
-ama ya şeyh çar hazretlerine ne diyeceğim?
-namazımı kılıncaya kadar bekleyin
kısa süren bir bekleyişin ardından şamil geri döner ve cevabını verir:
-general git, o çarın nikola'ya de ki; senin yerinde eğer şu anda kendisi karşımda bulunmuş olsa ve bu sefil teklifleri bana bizzat yapma cesaretinde bulunsaydı, ona ilk ve son cevabımı elimdeki şu kırbacım verirdi.
-ama?...
-söyle ona general başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde kökleşen bu eşsiz iman kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden, en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar bu mübarek vatanı, son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiçbir şey, hiçbir kuvvet alıkoyamayacaktır. son cevabım budur general. nikola'yı, o süslü püslü çarınızı tanımıyorum ben!
yayılmacı bir politika izleyen, asya ve kafkasya devletlerine gözünü diken moskova'nın son yıllarda bir türlü baş edemediği komutan olan şeyh şamil, evliyanın büyüklerinden mevlana halid-i bağdadi hazretlerinin talebelerindendir. tedrisatının ardından ülkesine dönmüş ve kafkasya'yı ele geçirmeye çalışan rus ordularına karşı cihad ilan ederek, az bir orduyla harp okullarında okutulacak nitelikte savaşlar yaparak tarihe unutulmaz ve ibretle izlenen bir dönem hediye etmiştir. münevver belde medine'de bulunan cennet-ül baki kabristanı'nda eshab-ı kiram'ın büyükleri ile birlikte medfun bulunmaktadır. sayıdaki imkanları en iyi şekilde kullanmış ve sayıları onbinleri geçen rus ordusu'na karşı inanılması güç zaferlere imza atmıştır. tam anlamıyla bir lider, evlat ve babadır. hayatı tam bir lider hayatıdır anlatabilmek asla benim kıt kelimelerimin haddine değildir.
kafkasya'nın imamı, rusların korkulu rüyası şeyh şamil, imamlığa seçildikten sonra rus çarı nikola, general klugenov'dan yeni imamın nasıl birisi olduğu sormuş ve daha öncekilere hiç benzemediğini farkedince de "bu aslanı yelelerini okşaya okşaya kafese sokmamız lazım" diyerek, şeyh şamil'e bir mektup yazmıştır. şamil'in, mektubu getiren elçiye verdiği cevap nikola'nın suratında bir tokat gibi patlamıştır:
"elçiye gerek yok. çarınız görüşmek isterse, kendisinin ve fermanın sökmediği bu dağlar, görüşmeye gelen herkese açıktır..."
bu cevabın ardından çar nikola, general klugenov başkanlığında subay yemeferov, ve albay yerdekimof'un da dahil olduğu bir heyeti şamil'e göndermiştir.
-çarınız benden ne istiyor general?
-sizinle düşman değil dost olmak, hatta başınıza bir krallık tacı giydirmek istiyorlar
-bak sen, ne kralı olacakmışım peki?
-kafkasya kralı. çarımız dostluğunuzun ve sadakatinizin karşılığında bütün kafkasya'nın hakimiyetini size bırakacak. çok zengin bir hayat süreceksiniz. dünya'nın bütün nimetlerine kavuşacaksınız.
-bu kadar söz kafi general. senin çarının mesajından çıkan netice şu, çarın diyorki "ey şamil, bu sonu gelmez ve yorucu mücadelelere artık bir nihayet ver. ömrünü törpüleyen, sana rahat ve huzur yüzü göstermeyen bu ümitsiz savaşlar sana ne kazandıracak? vatanın sat, şerefini sat, yeminin ayaklar altına al ve çara teslim ol. başına sarık ve kalpak yerine incili taçlar giyecek, üstünde oturduğunuz şu eski püskü yamçının yerine zümrüt tahtlar üzerine oturacaksınız. saraylarından nehir gibi altın ve mücevherler akacak, senin ve senden sonra gelecek olan torunlarının kafkasya üzerindeki hükümdarlığınızı bütün dünya tanıyıp tasdik edecektir. yeryüzünde en büyük kudret olan çardan başka amirin bulunmayacaktır"
bu arada vakit girmiş ve ikindi ezanı okunmaya başlamıştır.
-yanılıyorsunuz şeyh şamil. çar hazretleri sizden dostluğunuzu...
-beyler! namaz vakti geldi.
-ama ya şeyh çar hazretlerine ne diyeceğim?
-namazımı kılıncaya kadar bekleyin
kısa süren bir bekleyişin ardından şamil geri döner ve cevabını verir:
-general git, o çarın nikola'ya de ki; senin yerinde eğer şu anda kendisi karşımda bulunmuş olsa ve bu sefil teklifleri bana bizzat yapma cesaretinde bulunsaydı, ona ilk ve son cevabımı elimdeki şu kırbacım verirdi.
-ama?...
-söyle ona general başında bulunduğum bu kahramanların kalplerinde kökleşen bu eşsiz iman kökünden kazınmadıkça ve en genç muhariplerimden, en ihtiyar naiplerime kadar tek kurşunları ve tek kolları kalıncaya kadar bu mübarek vatanı, son dağına, son köyüne ve en son kaya parçasına kadar karış karış müdafaa etmekten beni hiçbir şey, hiçbir kuvvet alıkoyamayacaktır. son cevabım budur general. nikola'yı, o süslü püslü çarınızı tanımıyorum ben!