kürt hareketinin yaptığı ilk ateşkes yanlış hatırlamıyorsam 92'deydi. sonrasında ara ara ve 99'dan sonra da neredeyse sürekli (meşru savunma hakkı saklı tutularak) tek taraflı ateşkesler ilan edildi ya da uzatıldı. bunların tamamına yakını türkiye'de popüler medya organları tarafından ya görmezden gelindi ya da belli çatışmaların ardından ucuz demagoji malzemesi olarak kullanıldı. pek tabii ki ateşkeslerin çözüme katkı sunan bir yanları olduğu düşüncesinde değilim, sadece zamanı uzatan ve sorunu daha sancısız görünen bir uzun aralığa hapseden işlevler yükleniyorlar. ancak bununla beraber ateşkesleri şu ya da bu ölçüde çözüm için faydalı veya çözümün bir youlu olarak görenlerin temel savları daha da ilginçtir.
ülkenin liberal camiası ve korkak sol, barış adını verdikleri ve içeriği bir türlü netleşemeyen gelecek güzel günlere inanıyorlar. gelecek güzel günlere inanmak kuşkusuz insan olmanın bir gereği, ama güzelliğin de bilimsel bir tarifi olanaklı olmadığı için "barış" pek havada kalan bir şey. her anne baba doğacak çocuklarının güzelliğine inanırlar, fakat olanak dahilindeyse ultrason ve diğer testleri de yaptırırlar ki o sağlıklı olmama olasılıklarını önceden öğrenebilsinler. beri yandan bir kısmını tenzih ederek liberal camianın ve korkak solun ortaçağ büyücülerinden aldıkları kehanetler dışında hiçbir bilimsel veriye ihtiyaç duyduklarını görmüş değiliz; barış güzel bir rüya... fakat "barış" aslında "iki savaş arası soluklanma dönemidir."
buna rağmen bu uzun ateşkesli dönemin ardından neden ateşkeslerle çözüme ulaşılmadığı sorulduğunda hep bir "savaş lobisi"nin varlığından bahsediliyor. fransa'da parlamentoyu etkisi altına alan ermeni lobisi, abd'de kongre'yi yöneten yahudi lobisi, türkiye'de savaştan nemalanan savaş lobisi... üçüncü sınıf bir gerilim filmi gibi, ama filme sınıf atlatmak için katilin bir öldürme nedeni olması gerekiyor ve bu neden ortada: savaştan nemalanıyorlar. doğrudur olabilir. sağ kanat liberaller bu savaş lobisini pkk içinde arıyorlar, oradan şahinler, güvercinler çok sevilen yeni dönem kümelendirmesine varıyorlar. makul göründüğünü söyleyemeyececeğim, zira bir hareket içinde böyle ayrımlar varsa uzun süre aynı çerçevede varlıklarını sürdüremezler. yani 1 kilometrekarelik gökyüzünde şahinler ve güvercinler birlikte yaşayamaz, ya şahinler güvercinleri avlar ya da güverci,nler kaçar gider. üstelik dahası kürt hareketi bazı zayıf sinyaller dışında içerisinde böyle derin bir ayrım varmış gibi tartışmalar da yaşamıyor. ama barış gibi savaş da hayali bir varlık olarak tasavvur edilebilir. haydi edelim.
tamam, hepsi tamam. bir savaş lobisi var, yeri geldiğinde provokasyonlar, yeri geldiğinde siyasal entrikalarla savaşı sürdürüyor. yoksa onlar olmasa her şeyler çözülecek, zira iki halk arasında bir sorun bulunmuyor. peki ama gerçekten iki halk arasında bir sorun bulunmuyor mu, yani bu savaş lobisinin işlerinin etkisi gerçekten günübirlik mi, izmir'de taş atanlar da serap'ın canına kıyanlar da bu savaş lobisinin maaşlı personeli mi? savaş lobisinin faaliyeti bir şekilde çözülse aslında geriye kürt sorunu diye bir şey kalmayacak mı, kürtlerin özlemlerinin hiç mi mantıklı tutarlı dayanağı yok? savaş lobisinin ipi çekilse türkiye'nin ortadoğu'daki stratejik konumlanışı değişecek ve kürtlere haklarını mı verecek, işgal, yağma, sömürgecilik ve hatta diyelim bölgedeki toprak sorunu bizatihi savaş lobisinin ürettiği ve sürdürdüğü işlevler mi?
ben seviyorum fantezi edebiyatı. çok kez insanları etkisi altına alan sihir, karanlık güç ortadan kalktığında insanlar bir anda iyilikler diyarının iyi kalpli fertleri haline geliveriyorlar. ben seviyorum fantezi edebiyatı çünkü bu dünyanın çözümsüz görünebilen karanlık sorunlarından kaçmamı sağlıyor. ama ciddi ciddi siyaset yaptığını sananlar var. sağdan kürtlere açılım yapıldı yine akıllanmadılar, soldan açılımın içi zaten boştu, ama biz bu değirmende bir iki turladık diyenler, sizi fantezi edebiyatın keyifli sularına çeken nedir? toplanalım bir ara frp çevirelim isterseniz, daha kolay ve daha keyifli görünüyor.
ülkenin liberal camiası ve korkak sol, barış adını verdikleri ve içeriği bir türlü netleşemeyen gelecek güzel günlere inanıyorlar. gelecek güzel günlere inanmak kuşkusuz insan olmanın bir gereği, ama güzelliğin de bilimsel bir tarifi olanaklı olmadığı için "barış" pek havada kalan bir şey. her anne baba doğacak çocuklarının güzelliğine inanırlar, fakat olanak dahilindeyse ultrason ve diğer testleri de yaptırırlar ki o sağlıklı olmama olasılıklarını önceden öğrenebilsinler. beri yandan bir kısmını tenzih ederek liberal camianın ve korkak solun ortaçağ büyücülerinden aldıkları kehanetler dışında hiçbir bilimsel veriye ihtiyaç duyduklarını görmüş değiliz; barış güzel bir rüya... fakat "barış" aslında "iki savaş arası soluklanma dönemidir."
buna rağmen bu uzun ateşkesli dönemin ardından neden ateşkeslerle çözüme ulaşılmadığı sorulduğunda hep bir "savaş lobisi"nin varlığından bahsediliyor. fransa'da parlamentoyu etkisi altına alan ermeni lobisi, abd'de kongre'yi yöneten yahudi lobisi, türkiye'de savaştan nemalanan savaş lobisi... üçüncü sınıf bir gerilim filmi gibi, ama filme sınıf atlatmak için katilin bir öldürme nedeni olması gerekiyor ve bu neden ortada: savaştan nemalanıyorlar. doğrudur olabilir. sağ kanat liberaller bu savaş lobisini pkk içinde arıyorlar, oradan şahinler, güvercinler çok sevilen yeni dönem kümelendirmesine varıyorlar. makul göründüğünü söyleyemeyececeğim, zira bir hareket içinde böyle ayrımlar varsa uzun süre aynı çerçevede varlıklarını sürdüremezler. yani 1 kilometrekarelik gökyüzünde şahinler ve güvercinler birlikte yaşayamaz, ya şahinler güvercinleri avlar ya da güverci,nler kaçar gider. üstelik dahası kürt hareketi bazı zayıf sinyaller dışında içerisinde böyle derin bir ayrım varmış gibi tartışmalar da yaşamıyor. ama barış gibi savaş da hayali bir varlık olarak tasavvur edilebilir. haydi edelim.
tamam, hepsi tamam. bir savaş lobisi var, yeri geldiğinde provokasyonlar, yeri geldiğinde siyasal entrikalarla savaşı sürdürüyor. yoksa onlar olmasa her şeyler çözülecek, zira iki halk arasında bir sorun bulunmuyor. peki ama gerçekten iki halk arasında bir sorun bulunmuyor mu, yani bu savaş lobisinin işlerinin etkisi gerçekten günübirlik mi, izmir'de taş atanlar da serap'ın canına kıyanlar da bu savaş lobisinin maaşlı personeli mi? savaş lobisinin faaliyeti bir şekilde çözülse aslında geriye kürt sorunu diye bir şey kalmayacak mı, kürtlerin özlemlerinin hiç mi mantıklı tutarlı dayanağı yok? savaş lobisinin ipi çekilse türkiye'nin ortadoğu'daki stratejik konumlanışı değişecek ve kürtlere haklarını mı verecek, işgal, yağma, sömürgecilik ve hatta diyelim bölgedeki toprak sorunu bizatihi savaş lobisinin ürettiği ve sürdürdüğü işlevler mi?
ben seviyorum fantezi edebiyatı. çok kez insanları etkisi altına alan sihir, karanlık güç ortadan kalktığında insanlar bir anda iyilikler diyarının iyi kalpli fertleri haline geliveriyorlar. ben seviyorum fantezi edebiyatı çünkü bu dünyanın çözümsüz görünebilen karanlık sorunlarından kaçmamı sağlıyor. ama ciddi ciddi siyaset yaptığını sananlar var. sağdan kürtlere açılım yapıldı yine akıllanmadılar, soldan açılımın içi zaten boştu, ama biz bu değirmende bir iki turladık diyenler, sizi fantezi edebiyatın keyifli sularına çeken nedir? toplanalım bir ara frp çevirelim isterseniz, daha kolay ve daha keyifli görünüyor.