hayallerim-iz vardı. binip bir gemiye, soluğu güney amerika'da,meksika'da alacaktık. güneş tenimizi yakarken, sırtımızdaki çantanın ağırlığına aldırış etmeden düşecektik yollara. soluğu mexico city yakınlarındaki san martin de las piramides'de alacak, geceyi de orada geçirecektik. salaş bir bar bulup, barın en kuytu köşesinde oturacak, ispanyolca şarkılar eşliğinde danslar edecek, belki biraz içecek, belki biraz efkar dağıtacak, belki biraz öpüşecektik seninle güzel kız. sonra pansiyona gidip uyuyacak, sabah erkenden kalkıp düşecektik yola. arabalar durmayacaktı. insanlar ne dediğimizi anlayamacaktı. bağıracaktık yollarda, şarkılar söyleyecektik seninle. oturup bir ağacın altına, biraz soluklanacaktık. 'seni seviyorum' diyecektim, sen, susacaktın. 'ne iyi ettik de geldik', diyecektim, sen, susacaktın. o ağaç bize yaramayacaktı. zaten hava da berbattı..

atlayıp bir otobüse, mayaları görmeye gidecektik.. mayaları severdin sen.. mayalara tapardın sen.. chicken ıtza piramidine gidecektik seninle.. o harikaya.. o içinde büyük sırlar, belki de büyük aşklar barındıran piramide.. büyülenecektik ikimizde.. bağıracaktık seninle; bizi kimse anlamayacaktı.. çokca fotoğraf çekilecektik seninle. belki bir resim bile yapacaktın; kim bilir..

ayrılacaktık sonra oradan.. güneye diyecektin, daha da güneye gidelim.. önce puebla'ya, oradan da veracruz'a geçecektik seninle.. attığımız her zar hep yek gelecekti buralarda.. çok içecek, çok okuyacak, az konuşacaktık seninle.. sahile inip, çocuklar gibi oynaşacaktık deniz kenarında.. atlantik'in suları bizi ürkütecekti biraz.. oturup ağaçların altına, hikayeler anlatacak, şiirler okuyacaktık buz gibi biralarımızı yudumlarken..

güneye diyecektin sen.. güneye gidelim, daha da güneye, bayrağında insanların olduğu ülkeye.. sonra da, feribotla honduras'a geçeriz. oralar güzeldir bu mevsimde.. oralarda güzel şarkılar çalan barlar varmış, güzel adamlar, güzel kadınlar varmış sahillerde dans eden, şarkılar söyleyen.. tıpkı bizim gibi, tıpkı ikimiz gibi otostop takılan gençler varmış.. ingilizcemiz var, anlaşırız; lakin pek kalmayız.. güneye, daha güneye gitmemiz lazım..

dediklerini aynen yapacaktık.. önce belize'ye, sonra da honduras'a, puerto cortes'e geçecektik seninle.. güneş tenimizi fazlasıyla yakacaktı oralarda.. fazlasıyla alkol tüketecektik oralarda.. sonra durur muyuz hiç, güneye, daha güneye.. kuzey ile güney'in kesiştiği noktaya.. orta amerika'yı karış karış gezecektik seninle.. nikaragua'yı, sonra da kosta rika'yı aşıp panama'da alacaktık soluğu.. panama kanalı'nı görüp içerleyecektik onca işçinin öldüğü hatırlayarak..

çok fazla şey konuşacaktık seninle.. birbirimize olağan hayranlıklarımızı, olağan kırgınlıklarımızı, olağan aşklarımızı, olağan sevgimizi anlatacaktık seninle.. üvercinka'yı okuyacaktık seninle cemal süreya'yı anarak.. anacaktık velhasıl, birini, birilerini.. kah aşktan, kah edip'ten dem vuracaktık seninle.. oturmuşken bir palmiyenin altına, öpecektim seni aleladele. aleladele gülecektin bana.. gülümseyecektin.. seni seviyorum, diyecektim.. kayacaktı senkron; susacaktın; sonra, sonra ben de...

şarkı bitti.

yanni eseri: one man's dream.