bunalımdaydı. fabrikadan şutlanalı daha 2 hafta bile olmamıştı ki, parasızlığa dayanamayan kokana karısı onu terk etti, gitti. önceleri pek önemsemedi. statik bünyesini kahvehane köşelerinde kinetiğe dönüştürmeyi planlıyordu, lakin işler istediği gibi gitmedi, statik bir bünye olarak istatistiklere ortadan giriş yaptı; beş parasızdı, ne yapacağını bilmiyordu ve karısının evi terk etmesinin onda yarattığı boşluk hissine alışamamıştı. yeter, dedi, yeter lan.

köprüde aldı soluğu. sikindirik bir viyadük ya da galata köprüsü değildi mekan, harbi harbi çıkmıştı fsm'ye; lakin bi' süre sonra klasik atlarım, yapma, karımı getirin bana olayına döndü olay. kokana karısı konken partisinden fırlamış da gelmiş gibiydi, adama atlama bile demedi pespaye kaltak.

adam daha fazla üstelemedi, an çaldı karizmalarından, bıraktı kendini; boğazın serin sularına kafa üstü çakıldı ve kayboldu akıntıda. yukarıdakiler şok halinde olan biteni anlamaya çalışırken fonda: yaşamak istemem!.

siktir be!