medeniyet kurmak batının işi. pek ala doğu da kendini bu nefsani arzunun kolları arasına bırakabilir. ve fakat, söz konusu islam topluluğu olunca iş değişir, medeniyet kaygısı yok olur, olmalıdır. insanoğlunun felsefi birikimi ile oluşturduğu doğru ve yanlışlar, islam'ın akideleri ile kıyasa tabii tutulamaz. bu aksiyom; haddim olmadan koyduğum bir yasak değil, bilakis teknik olarak mümkün değildir.

''islam hoşgörü dinidir'' klişesi modern dünyaya islamı hoş göstermek için ortaya atılmış bir palavradan başka bir şey olamaz. yüzlerce ayet ile azabı müjdeleyen(!), derilerin vaadedilen ateşte eriyip tekrardan yenileneceğini haber veren, yahudi ile, hristiyan ile dost olmayı yasaklayan din hoşgörü dini değildir. zaten, islamın böyle bir mesajı da yok. bu, islama isnat edilen bir hurafe.

şayet, islam'ı hoşgörü gibi bir medeniyet ürünü ile bütünleşik forma sokma çabasında iseniz, bu islamiyet'in bir çok kaidesini batı ve doğu medeniyetinin yaratmış olduğu zihin ile kıyasa sokmaya çalışıyorsunuz demektir. bu büyük yanılgılara sebebiyet verecektir kuşkusuz. kendisi böyle bir vaadde bulunmadığı halde, yaratıcıyı hümanist zannedenler çıkacaktır bu sayede. insanı merkez alan ve refahı için her türlü eylemin mübah olduğunu savunan hümanizm gibi bir felsefeyi, hoşgörü dini olduğunu sanılan islam ile mukayese eden birey, kuran'ın ve hadisin hiç de sanıldığı kadar toz pembe mesajlar içermediğini görecek ve islamiyet'i çelişik bulacaktır. işte bu islam'ın akidelerini hasır altı eden muazzam bir kamuflajdır. aklı çalışan herkes bir nebze anlar ki; günümüz dünyasının yaratmış olduğu zihin ile islami öğreti birçok yerde karşı karşıya gelmekte. binaenaleyh, ikisinden birini seçmek bireyin kendi tasarrufunda.

''islam demokratiktir'' söylemi, muhammed bin abdullah'ın öğretisine isnat edilen bir diğer kamuflajdır. çok açık şekilde görülür ki; islam kadın ile erkeği birçok noktada ayırır. misal olarak; şahitlik hususunda erkek daha muteberdir. günümüz dünyasının çevrelediği bilinç ile islam'ı anlamaya çalışan kişi; birçok yönden islam'ın demokratik bir öğreti olmadığına kanaat getirmekte zorlanmaz. hatta pompalanmış feminist ilkelere tabii olan kimi gruplar; kadın peygamber olmadığından, bir yaratıcının varlığına dahi inanmazlar. zira, günümüz medeni dünyası, erkeğe yüklenen sorumlulukların, kadına da yüklenmiş olduğuna inanır ve böylelikle erkek ile kadın arasında islam'ın öngördüğü farkı yadsır. ''kadından bilim insanı, tır şoförü, aktivist, felsefeci, vb. olabiliyor ise peygamber de olmalıdır.'' tandanslı düşünsel ürünler ortaya çıkarır. halbuki, islam baştan bu farkı belli ediyor.

yukarıda zikredilenler gibi nice kamuflajlardan bahsedilebilir. daha baştan düşülen yanılgı ise; islam'ın insan eli ile yaratılan düşünsel sürece mudahil olduğu/olması gerektiği savıdır. kimileri dini birilerine sevdirmek/yarandırmak için dünyevi felsefelere/ideolojilere islamı yaklaştırmayı vazife edinmiş. allah'ın söylediklerinden ziyade; inanmayanların hoşlarına gidecek şeyleri söylemek gafletine düşmüş. kimisi islamı sol bir öğreti addederken, kimisi islam'ın milli benliğin oluşumuna katkı sağladığını savunmakta. bir başkası; pollyana iyimserliği ile allah'ın azabından hiç bahsedemeyip sakil bir hoşgörü parodisi sergilerken, bir diğeri tek amacı insanın mutluluğu olan hümanizm ile dini birleştirmeye çalışır. bilmez ki; insanın amacı mutlu olmak değil, hakikati aramaktır.

işte sözü edilenler islamiyet'i kendi içinde çelişik gösteren sinsi kamuflajlardır. islam çok hoşgörülüdür diyen bir müslüman bilmez mi ki; zina edenlerin değnekle dövülmesini emreden bir dine inanıyor? günümüz medeniyeti için ise, bu kabul edilemez bir ceza. hümanist naralar atan müslüman inkarcılara yüz çevirmekle mükellef olduğunun farkında değil mi? oysa islam, kendisiyle çelişik olamaz. zira o; ne hümanizmi, ne solu, ne de hoşgörünün mutlak manada kalesi olduğunu iddia ediyor. o'nun amacı sadece insanları allah'ın uygun gördüğü normlara ulaştırmak. bu yüzden hümanist olduğunu söyleyen müslüman, overdoze insancılık kafası yaşadığını haykıran mümin islamiyet üzerine oynanan oyuna tuz biber olmakta. bir müslümanın ödevi; islam'ın yalnızca islam olduğunu anlatmak ve kişilere hoş göstermek için vahyin akidelerini hasır altı etmemektir. şehadetin de amacı hakikati her yerde layıkıyla savunmak değil midir zaten?