türkiye cumhuriyeti sınırları dahilinde varlıkları inkar edilebilen, "kürt diye bir millet yok" denilebilen (misak-ı milli'yi inceleyiniz.) ve fakat buna rağmen sürekli dışlanan, hor görülen, hor görüldükçe isyanlarını bileyen bakışlar atabilen bir halktır kürtler.

sorun kimden kaynaklanıyor, veya sorunun çıkış noktası nedir. neden bu adamlar bir kaç kilometre ötede oldukları için kimi yaftalara maruz kalıyor, dışlanıyor. düşman görünüyor?..

köklere bakalım. osmanlı imparatorluğu'nun en güçlü olduğu zamanları anlatan tarih kitaplarını incelediğimiz zaman tek bir satır bile "kürt sorunu"ndan, hatta "kürt" kelimesinin geçmediğinden hepimiz haberdarız. hatta dikkat ederseniz ki avrupa devletlerinin sömürge seyehatleri, sanat alanında gelişimler, buluşlar, buna bağlı olarak da yeni işgaller, işgal planları aynı zamanlara denk gelir.

osmanlı imparatorluğu'nda huzur içerisinde yaşamlarını sürdüren kürt ve ermeniler, bir zaman sonra avrupa devletlerinin emperyalist, sömürgeci, işgalci planlarına- vaadedlilen kimi şeyler uğruna dahil oluyor ve osmanlı'ya karşı irili ufaklı kimi ayaklanmalar, isyanlar başlatıyor. osmanlı hanedanlığı ilk başlarda bunları pek önemli görmüyorken sorunun aslında ne kadar büyük bir sorun olduğunun farkına varmıyor.

sizin anlayacağınız, kürtler tarihler boyunca hiç de "memleket, ülke hasreti" duymuş bir halk değil. onlar bu hep beraber yaşadığımız coğrafyada mutlu mesut yaşayan insanlardı. çanakkale savaşlarında türk kardeşleriyle bu topraklar için çarpıştılar. köylerinde evlerini, namuslarını, mallarını korumak uğruna canlarını verdiler.

sonra uzun sürecek bir işgal planı içerisine dahil oldular. tıpkı ermeniler gibi. her ne kadar bu işgal bir haçlı seferi kadar büyük olmasa da, ileride yaşatacağı büyük sorunlar gözardı edilmiş, görülmemiş, görmezden gelinmiştir.

türkiye, sebep olan her şeyin altında avrupa devletlerinin yattığını bildiği halde, avrupa'nın değil, kürtler'in kendileri için büyük tehlike arzettiğini savundular ve bu minval dahilinde sürekli bir baskı kurdular. utandırdılar, yok saydılar, önce "türk kürt hepimiz aynıyız" dediler, bir zaman sonra yeni bir dışlama politikası serdiler. kürtler'in isyanlarını bileyen bakışları bu ikilem, bu psikolojik cendere içinde daha da sertleşti.

buyrun, newroz kutlamalarında yine casus gibi avrupalılar'ı gördük ellerinde pkk ve apo posterleri, bayraklarıyla.

şimdi size şunu tüm içtenliğimle ve kesin kanaatimle söyleyebilirim, türkiye devletiyle, halkıyla, ordusuyla şu an aklını başına toplasa bile, kürtler'in o isyanlı bakışlarını yumuşatamazlar. bunca yıl suratlarına tükürülmüş, yeri gelindiğinde kullanılmış, itilip kakılmaktan bıkmış ve dolayısıyla-haklı da olarak aykırı bir halk yarattınız, şimdi de deyim yerindeyse "tepe tepe" kullanıyorsunuz, işinize gelmediği zamansa "böyle bir millet yok" diyorsunuz.

artık şehirlerine gökdelenler de kursanız, en büyük fabrikaları, en teknolojik, steril hastaneleri de kursanız, bu adamlar ya aykırı olmaya devam edecekler, ya da dış mihraklar tarafından pohpohlanıp, kışkırtılıp daha kinli, daha öfkeli saldıracaklar.

sorun yıllardır vardı. ama sorun olduğu daha bugün anlaşıldı.