''bir haftada milyoner olmanın 20 altın kuralı'', ''ümitsizseniz ümit sizsiniz'', ''içinizdeki gücü keşfedin'', ''at sikindeki kelebek olun''

isimleri malumunuz. yaşam koşullarının bel büktüğü, sosyal ilişkilerin etikete indirgendiği bir toplumda, kişilere kolay yoldan köşeyi dönme arzusu zerkedilmekte. emek vermeden, koşuşturmadan gelecek başarının-ki başarı olduğu tartışmalı- riyakar cazibesi, uzun sürede ama ayakları üstüne sağlam basarak gelen başarıları bertaraf etmesi hepinizin gözüne çarpıyordur. sindirilmiş, tepkisizleştirilip, tembelleştirilmiş toplumlarda bu tür kitapların olağandışıyı vaadetmesi, ne yazık ki, onların best seller olmasını kaçınılmaz kılıyor.

''yazılan her kitap okunmayı hakeder'' tavrının belki de en önemli götürüsü, sınırsız sayıda kitap okuma ihtimali olmayan biz insanoğlunun, beyhude zaman harcamasına sebebiyet vermesidir. şayet bu kategoride zikredilebilecek bir kitap okumuşsanız, +1 tane nitelikli kitap okuma hakkınızdan feragat etmişsiniz demektir. yani binlerce nitelikli kitap okuyacak olsanız dahi her zaman sayısı bir eksik olacaktır. zira; siz vakti zamanında bir kitap sayesinde ''bir haftada 20 milyon dolar kazanacağınızı'' zannetmiş ve hayatınız boyunca telafi edemeyeceğiniz bir hatanın öznesi konumuna düşmüşsünüzdür. bu bağlamda yapılacak en mantıklı hareket, bir daha bu hataya düşmemek olacaktır.

sonsuz kitap -yaşadığımız dönem içinde bizden önce gelmiş ve biz ölene kadar gelecek bütün kitaplar- okumaya muktedir varlıklar olsaydık, o zaman böyle bir eleştiride bulunmam yersiz olabilirdi ancak bu durumun mümkün olmaması sebebi ile böyle bir eleştiride bulunma hakkını kendime tanımış bulunuyorum. emin olunsun ki; insan kendini ne kadar paralarsa paralasın, kültür mantarı, cihangir enteli, bienal çılgını olursa olsun yazılmış ve yazılacak bütün nitelikli eserleri okumaya ömrü vefa etmeyecek. bu yüzden, elinizden geldiği kadarıyla haşır neşir olmanız tavsiye edilir. bırakın şark kurnazları best seller olsunlar. siz onların ekmeğine yağ sürmeyin, en azından safınız belli olur.
toplumların geçiş dönemlerinde yada içine girdikleri krizlerde, bu herhangi bir büyüme, küçülme veyahut göçüşme olabilir, denge ve bütünlüklerinde yaşanan değişimlerde çeşitli kurumlar devreye girer, bunlar dengeyi bütünlüğü başka bir noktada yaratmak için geçici olarak oluşan tampon kurumlar olabilceği gibi temel kurumların duruma göre şekillenmesiyle de gerçekleşebilir. özellikle ekonominin direğini oluşturduğu toplumun alt yapısında çöküşler varsa bu durum üstyapı kurumlarının işlevlerini farklılaştırır. en önemli işlev dine verilmiştir ki bilindiği üzre toplumun en etkili afyonu ve fikrimce en afrodizyağıdır. bu nedenledir kitapçıların kişisel gelişim raflarında saf tutan bu kitaplar geliştirilmeye çalışılan alternatif dinin hadis kitaplarından başka birşey gibi görünmemektedir gözüme.
aslında küçük bir örnek vermek gerekirse, kadın dergilerindeki "sevgiliniz sizi gerçekten seviyor mu" tarzı anket sorularının soru eklerinin ve işaretlerinin alınarak, sorulara olumlu / olumsuz cevaplar katılıp cümleleştirilmiş hallerini barındıran kitaplardır. genellikle bayanlar okur, yazarın cebini, erkeklerin başını şişirir.