kck davası: devletin kürt hareketine açtığı son savaşın adı. "pkk'nin şehir yapılanmasını çökertmek" amacıyla geride bıraktığımız iki yılda binlerce kişi tutuklandı. bu binlerce kişinin içinde belediye başkanları, aydınlar, yazarlar da var.

amaç belli: kürt hareketini meclis dışında siyaset yapamaz hale getirmek, kürt hareketine parlamento dışı sivil alanı dar etmek.

mücadele parlamentoya sıkışınca ne olacak? sırrı süreyya arada bir iki konuşma yapar, selahattin demirtaş "bizim bir kürt sorunu vardı, şunu konuşsak mı artık" der ama kimse dinlemez, erdoğan yılda bir iki kez "kürt kardeşlerini" hatırlar ama ertesi gün unutur... kısacası, bazı liberallerin iddia ettiği gibi, kürt hareketi sadece meclis odaklı siyaset yaptığı için sorun daha kolay çözülmez. tam tersine devlet, sorunun çözülmemesini garanti altına almış olur. öyle ya, parlamenter mücadele bir işe yaramıyorsa -ki yaramıyor, gördük- , geri kalan sivil mücadele yöntemleri de toptan kck çuvalına doldurulduysa, kürtlere mücadele etmek için dağdan başka alan kalır mı? (demek ki devlet, o alanda kendine güveniyor. ya da demek ki devlet, şehir odaklı "silahsız" kürt mücadelesinden dağdaki silahlı mücadeleden korktuğundan daha fazla korkuyor. 12 haziran seçimleri öncesini hatırlayın. ysk'ya tükürdüğünü yalatan da, kürt hareketine toplumsal meşruiyet kazandıran da o mücadeleydi.)

büyük medya da "kck operasyonlarında" üzerine düşen görevi hakkıyla yerine getiriyor. "pkk'nin şehir yapılanması" vurgusu anormal bir kuvvetle yapılıyor. toplumda, tutuklananların dağdaki gerillanın şehir vesiyonu olduğu imajı yaratılmaya çalışılıyor. kurtlar vadisi'nde bir ara muro diye bir karakter vardı, bilirsiniz. hah, işte insanların zihninde muro gibi bir şey canlansın isteniyor kck kelimesi duyulunca.

mesela emre aköz, birkaç gün önce "16 yaşındaki kürt genci dağa kim çıkarıyor?" diye bir yazı yazmış. yazısının başlığında sorduğu soruyu da "kck" olarak yanıtlamış.

tutuklananların içinde illa ki kürt hareketi'nin dağ kadrosu ile şehir kadroları arasındaki irtibatı sağlayanlar vardır. sonuçta beş bin kişiden bahsediliyor. büyük rakam. beş bin kişinin içine her türden adam her şekilde girebilir. ama insaf! belediye başkanı deniyor, aydın deniyor, akademisyen deniyor, yazar deniyor. bunların hepsini "16 yaşındaki kürt genci dağa çıkaranlar" arasında dahil edebilir misiniz gerçekten?

tutuklananlar pkk üyesi midir? bilmiyorum. kürt hareketinin iç işleyişini bilmiyorum. tutuklananlar pkk çizgisinde mi siyaset yapmaktadır? muhtemelen bir çoğu için bu soruya evet cevabı verilebilir; tıpkı güney doğu'da yaşayan kürt halkının büyük çoğunluğu için olduğu gibi. iyi de, biz bunu zaten bilmiyor muyduk? biz, kürt halkı'nın büyük çoğunluğunun pkk'nin siyasi çizgisini benimsediğini bildiğimiz için "bu sorun silahla çözülemez" deyip demokratik çözümde ısrar etmiyor muyduk? devletin bugün tutukladığı adamlar, devletin müzakere yapması gereken adamlar değil miydi? ne değişti?

değişen şu: akp, kürt hareketinin 2009 yerel seçimlerinden beri iyice gün yüzüne çıkan dinamizminden korktu. pkk silah bıraksa bile, güney doğu'da ortaya çıkan bu enerjinin başını bayağı ağrıtacağını gördü. (hatta pkk'nin eylem yapmadığı bir ortamda "terörist" suçlamasına da maruz kalmayacak olan kürt hareketi'nin akp'yi çok daha fazla sıkıştıracağı açık. ) kısacası; akp baktı ki çözüm kendisine çözümsüzlükten pahalıya gelecek, çözümsüzlüğü seçti. zaten sümüklü böcek hızı ile ilerleyen reform sürecini tamamen rafa kaldırdı, kürt hareketine -meclisteki bir avuç parlamenter hariç- topyekün savaş açtı. kemalistlerin otuz yıllık kürt politikasında bir iki ufak rötuş yapıp "terörle mücadelede yeni dönem" diye önümüze sürdü. (dağda gerillayla savaşıyorsun, şehirde alakalı alakasız önüne geleni tutukluyorsun, kürt parlamenterler işine gelmeyen bir şey söyleyince partilerini kapatıyorsun, kürtlerin ana dilde eğitimden özerkliğe kadar temel taleplerinin hiç birisini tartışmaya bile yanaşmıyorsun. bu politikanın nesi yeni?)

uzatmayalım!

eğer pkk'nin siyasi çizgisini benimseyen, ya da o çizgiye devletin baktığı gibi bakmayan herkesi kck'lı diye tutuklayacaksak güney doğu'daki bütün kürtleri hapse tıkmamız gerekecek. ve eğer sorun ancak tüm "kck'lılar" tutulandıktan sonra çözülebilecekse, kötü bir haberim var: türkiye'de milyonlarca kürt'ü içine tıkmaya yetecek kadar hapishane yok.

***

konudan biraz uzaklaşmış olacağız ama belirtmem gereken bir nokta daha var. son dönemde bir grup liberal yazar, hükümetin kürt sorununda baskıcı bir tutum almasını kürt hareketinin bazı hatalarını bahane yaparak meşrulaştırmaya çalışıyor. doğru, kürt hareketi bence de eleştiriyi hakeden bazı hatalar yaptı. hele sivilleri hedef alan saldırılar hakkında söylenecek hiçbir şey yok. fakat cidden mi? otuz yıldır kürt hareketi de devlet de kendi hataları için karşı tarafın hatalarını bahane gösterdi; ve bu, otuz yıldır bizi hiçbir yere getirmedi. kürt hareketinin mücadele yöntemlerini bilahare tartışırız; fakat , cidden, iki tarafın da hatalarına karşı tarafın hatalarını bahane yapmaya devam mı edeceğiz?