-abi bak ikimiz de hatalıyız, ikimizin de suçsuz olduğunu göstermeliyiz bu tutanakta. yoksa s.erler.
-tamam, bak şimdi şöyle olsun, birden karşımıza ugh5489 model bi ufo çıktı panikledik
-oha! oha!
-niye ki?
-oğlum ugh5489 model ufolar tedavülden kaldırıldı, yemezler onu, as125 olsun
-tamam
-ekle, tam o an bi ejderha ateş püskürttüğü taşşaklarını sallaya sallaya senin arabanın sol kapısına vurdu
-eheh abi çok zeki çıktık, devletten tazminat bile alırız
-ne sandın birader.
türkiye şartlarını ve sosyo-ekonomik yapısını göz önüne aldığımızda trafiği daha beter felce uğratabilir bu yeni düzenleme. nasıl mı? siz, türklerin, üçüncü bir şahsa ihtiyaç duymaksızın bir çırpıda anlaşabileceğini düşünebiliyor musunuz gerçekten? canım insanların, 2 metrelik toprak için arsa komşusunu ve ailesini 2'şer metrelik ebedi çukurlara yolculadığı bir memlekette, zararın azlığının-çokluğunun "orta yolda buluşma-uzlaşma" konusunda bir ehemmiyeti olabilir mi?

olacakları söyleyeyim. iki araç kaza yapacak. birinin kaportası düşecek, ötekinin dikiz aynası kırılacak, kaput yamulacak, airbag patlayacak vs. vs. sadece maddi hasarlı bir kaza meydana gelecek. bunlar birbirini yer be e-5'in ortasında. zaten silah taşımaya ezelden aşina olan bir topluluk, yeni bir metal nesne olan fotoğraf makinesi bulundurmaya ve kullanmaya çabucak alışamayacağından, silahına sarılan dahi olacak. sonra? sonra, tutanak tutmak ve olay yerinde balistik inceleme yapacak 'hakiki' ekip intikal edecek.

en iyi ihtimalle günde beş yaralamalı kavga bekliyorum ben. hem böylesi kaza mahallini izlemeye dünden razı vatandaşlar için de harika. düşünsenize, kaza devam ediyor yahu! adamın biri ötekine yumruk atıyor; beriki sürücü koltuğunun altındaki beyzbol sopasına öykünerek imal edilmiş keser yahut balta sapıyla girişiyor: evlere şenlik. uzlaşma değil de, hastaneye doğru uzanma söz konusu olur ancak bu şartlarda.

teoride harika bir çözüm bu: herkes kendine delil oluşturabilecek materyali toplasın, fotoğrafını çeksin. sonra da karakola (misalen karakol diyorum) gidecek, komiserin masasına dökecek delilleri. komiser de sulh ceza hakimi gibi karar verecek, tarafların hukuki durumlarında değişiklik yaratacak. tıkır tıkır işlemesi olanaksız bir sistem.

bir de şu var: hani deniyor ya, "yaralamalı kazalarda tutanak tutulamayacak" diye. bir kaza yapıldı, kimsenin vücudunda görünürde hasar yok. taraflar akşamleyin mutlu mesut evlerine gittiler. birisi geceleyin iç kanamadan ötürü sizlere ömür. ee, deliller ner'de? dağa kaçtı. dağ nerde? fare doğurmak üzere hastaneye kaldırıldı.

tarihin görüp görebileceği en kıytırık "arsa payı karşılığı inşaat yapma sözleşmesi" konusunda davacı ve davalıları bir araya getirip tırt bir protokol imzalatmak için geceyarılarına kadar dumanaltı bir ofiste cebelleştiğim geliyor aklıma. bir de bizim, canının yongasını canından çok seven milletimiz. bu iş tutmaz gibi geliyor, siz ne dersiniz?
kaza anında yaralanma olmasa bile her kazanın hastanede son bulacağını gösteren, canım ülkem için bir beden büyük gelecek olan, halkını tanımayan, kendi işini hiç kendi başına çözmek zorunda kalmamış olan politikacıların tepeden inme uygulamaya koyduğu yeni düzenleme.

nedenlerine gelirsek; şehiriçi kazaların çoğuna neden olan araçlar ticari taksiler veya minibüslerdir. hangi ilde olursa olsun her ticari taksinin ve minibüsün bağlı olduğu bir durakları yani anlayacağımız dilde arkaları vardır. bu arka planda kalan ağır abiler herhangi bir kaza anında kaza alanına polisten önce gelebilecek kadar yakında, bir telefon uzaklığındadır. polisten önce olaya dahil olup kendi usullerinde kazaya müdahale edip olayı çözerler. tabi ki bu şartlar altında çoğu zaman bireysel olarak haksız konuma düşersiniz. polis kaza alanına geldiğinde siz çoktan sinmiş durumda olduğunuz için söyleyebildiğiniz tek şey; -ben suçluydum olur.

şimdi bu düzenlemenin ardından olay yerine müdahil olan diğer kişilerle ortak yol bulup bunu tutanakla tespit edebileceğine inanan varsa lütfen bir adım öne çıksın.