gece kadar siyah günah kadar tatlı içeriz kahvelerimizi. geceyi yutmaya kalktığımızdan belki, biliyoruz tadını ama gözlerim kapalıydı, görmedim günah ne renk.
serin bir gece, kızıl bir gök, bir kaç yıldız, yorgun parmaklarımızla sayabileceğimiz kadar. hafif bir rüzgar; sigaramı yaksam söndürmez ama saçlarımı karıştırmaya yeter. ellerim buz keser yine, zaten kimsenin tutacağı da yoktu. iyice sessizleşir, gece kokar ortalık. hep başka yerlerin özlemi içimizde, yine burdayız. ne savaşlardan çıkmış ama yenmemiş yenilmemiş.
yenilmeden kaybetmenin tadında bir lokma, boğazımızda.
işlenmeyi bekleyen bir etamin, hayat kucağımda.
tüm ipliklerim siyah ve kendini gösteremiyor attığım hiç bir ilmek..
ipin ucundan tutan bir başkası..seçebiliyorum..yaklaşamıyorum...

uzaklaş;
yoksa sana dokunurum,
yoksa yasak tanımam,
günahkar olurum, günahım olursun,
kaç, görme,
görürsen hatırlama,
hatırlarsan ağlama.
gelme.
yoksa sana dokunurum,
dudaklarına konarım
gözlerini esir alırım
kölem olursun,
gecelerce kölen olurum,
didik didik ederim hayatını,
benden başkasına yaşatmam seni,
tarihini vururum, anılarını aşarım,
yüreğine saplarım kendimi
bedeninde yatıya kalırım
teninde beklerim geleceğimi
yaklaşma;
seni alırım,
senin olurum,
özgürlüğüm yoldaş olur yanına,
sensiz düşüncelerim toprak olur,
taparım sana, yatağına tapınak derim,
yüzünde güneşler beklerim,
gitmezsen sana dokunurum
sahiplenirim seni,
sana aşkı yaşatırım,
daha küçük aşklara katlanamazsın,
benimle ölürsün...
*(*umut taydaş)