uzaktaki sevgiliye doğru yakılan ağıtların en şaşaalısı; en iç yakıcısı. yüzyıllar önce portekiz kıyılarından okyanusa açılıp yeni adalar bularak ekonomik açıdan beli doğrultmak üzere gidenlerin tamama yakını bir daha geri dönmedi. onlardan geriye bir şey kalmamış gibi görünse de; kıyıda kalanların, gidenlerin ardından söylediği fadolar kaldı. aşk, özlem, acı, yalnızlık (yalnız kalmışlık), umarsızlık ama bütün bunlara karşın 'umut' barındırır fado.

fadoların içeriğini anlamak için portekizce bilmek zorunda değildir kimse. müzikten anlaması yeterlidir. yalnızca bestenin değil, güftenin de evrensel olabileceğinin yegane kanıtıdır belki de... portekiz milletinin gurur tablosu; dünyaya açıldığı ve dünyada açtığı bir penceredir. popüler kültürün hışmının kalitesini bozamadığı en nadir objelerden biridir. objedir çünkü popüler kültür, yöneldiği unsurun değişkenliğini kabullenmez; onu yalnızca tüketilip kenara atılacak bir obje gibi görür.

bizdeki arabesk kültürle tek benzerliği içinde barındırdığı acılı duygulardır. ama fado'lara konu acılar sözüm ona acılar değildir. içtendir; inandırıcıdır. "bana varmazsan kendimi intihar ederim" sığlığında değil; kaynağını aldığı denizcilerin mezarı olan okyanus derinliğindedir. "kalbi olan izlemesin" demiyoruz, aksine, "kalbi olan dinlesin"