ev halkının halet-i ruhiyesine bürünmüştür çoğu zaman. kadın mutfakta bulaşıkları yıkarken, adam salonda televizyon karşısında. yorucu geçen gününü, rahat koltuğa gömülüp karşısında akan görüntülere baygınca bakarken unutmakta. aslında yorgunluğu biterken, hızla ruhuna hayat dolmakta. öyle ki, uyku ile uyanıklık arasında gidip geldiği bir an, çok kısa bir zaman dilimi için bile olsa, mutfaktan gelen bulaşık sesleri o'na yaşadığını hissettirdi. karısının bir duvar ötesinde nefes alıp verdiğini hissetmek, kendisine de iyi geldi. işte tam bu noktada silindi günün bütün yorgunluğu ve belki karısı olmasa bütün bu meşakkate katlanamayacağı geçti aklından. doğruldu, mutfağa doğru yürüdü. gizlice kadının arkasına yaklaşıp ensesinden öptü. kadın birden irkildi, sonra neşeyle geri dönüp kocasının burnuna köpük sürdü...