kelime anlamı olarak 'sevmeme, nefret etme' anlamı taşır. muhammed şöyle der:
"günah işleyeni eliniz ile men ediniz, buna kuvvetiniz yetmezse, söz ile mani olunuz. bunu da yapamaz iseniz, kalbiniz ile buğz ediniz, bu ise imanın en aşağı derecesidir." (hadis-i şerif-buhari, müslim)
din orijinli bir mevzuda değilim. ünlü türk düşünürü ve şarkı sözü yazarı ibrahim erkal diyor ya bir şarkısında: "sen benim koynumda beslediğim yılan bile olamazsın." bununla ilgili söylemek istediklerim.
bazı kişiler vardır; hayatınıza hiç girmez yahut teğet geçerler. atmosfer tabakasını aşamayıp yanan meteorlara benzediği halde, ısrarla ve ısrarla karşınızda saf tutmaya çalışan bu kişi, zorla hayatınıza girmeye çalışır. oysa dediğim gibi, atmosferde yok olacak denli ufak 'çap'lıdır. fakat bunu göremeyecek, görse de kendine yediremeyecek denli 'çapsız'dır. bunları işte, elinizle, olmadı dilinizle çarpmanız; aksi halde buğz etmeniz icap ediyor hadis'e göre. oysa ben diyorum ki sayın pek kıymetli sanatkarımız erkal'a gönderme yaparcasına: "sen benim buğz edeceğim biri bile olamazsın." "sana karşı buğz gibi yoğun duygular beslemek şöyle dursun, varlığın ve yokluğun nezdimde müsavidir. yokluğunun bile farkına varacak değilim."
düşman bile bellemediğiniz şahsın, mevcut adem-i hareket'i 'düşmana götünü siper etmek' telakki etmesi ise, yukarıda ifade ettiğim çapsızlığa yaraşır. kendini duvardan duvara vurmak suretiyle kendinde açtığı yareleri, kendi kendine kaşıyarak kanatan birine "bir yare de sen açma" dizelerine riayet edip bulaşmazsınız, fakat öylesine bulaşık ve öylesine yılışıktır ki, diyeceklerini hiçbir zaman açıkça ifade etmez, satır aralarına gizler. işi gücü bırakıp kendisini takip ettiğinizi zannedecek kadar hodfüruş olduğunun göstergesidir bu kaypak tavır. şahika koçarslanlı bu tavırları görse kuracağı cümleyi adım gibi biliyorum:
"seni mesleğimle döverim!" ahahaha (gülme efekti olsun)
"günah işleyeni eliniz ile men ediniz, buna kuvvetiniz yetmezse, söz ile mani olunuz. bunu da yapamaz iseniz, kalbiniz ile buğz ediniz, bu ise imanın en aşağı derecesidir." (hadis-i şerif-buhari, müslim)
din orijinli bir mevzuda değilim. ünlü türk düşünürü ve şarkı sözü yazarı ibrahim erkal diyor ya bir şarkısında: "sen benim koynumda beslediğim yılan bile olamazsın." bununla ilgili söylemek istediklerim.
bazı kişiler vardır; hayatınıza hiç girmez yahut teğet geçerler. atmosfer tabakasını aşamayıp yanan meteorlara benzediği halde, ısrarla ve ısrarla karşınızda saf tutmaya çalışan bu kişi, zorla hayatınıza girmeye çalışır. oysa dediğim gibi, atmosferde yok olacak denli ufak 'çap'lıdır. fakat bunu göremeyecek, görse de kendine yediremeyecek denli 'çapsız'dır. bunları işte, elinizle, olmadı dilinizle çarpmanız; aksi halde buğz etmeniz icap ediyor hadis'e göre. oysa ben diyorum ki sayın pek kıymetli sanatkarımız erkal'a gönderme yaparcasına: "sen benim buğz edeceğim biri bile olamazsın." "sana karşı buğz gibi yoğun duygular beslemek şöyle dursun, varlığın ve yokluğun nezdimde müsavidir. yokluğunun bile farkına varacak değilim."
düşman bile bellemediğiniz şahsın, mevcut adem-i hareket'i 'düşmana götünü siper etmek' telakki etmesi ise, yukarıda ifade ettiğim çapsızlığa yaraşır. kendini duvardan duvara vurmak suretiyle kendinde açtığı yareleri, kendi kendine kaşıyarak kanatan birine "bir yare de sen açma" dizelerine riayet edip bulaşmazsınız, fakat öylesine bulaşık ve öylesine yılışıktır ki, diyeceklerini hiçbir zaman açıkça ifade etmez, satır aralarına gizler. işi gücü bırakıp kendisini takip ettiğinizi zannedecek kadar hodfüruş olduğunun göstergesidir bu kaypak tavır. şahika koçarslanlı bu tavırları görse kuracağı cümleyi adım gibi biliyorum:
"seni mesleğimle döverim!" ahahaha (gülme efekti olsun)