osmanlı torunları seneler sonra tekrar şaha kalkmış, yalın kaldırım taşları ile kolluk kuvvetlerini yarmak ve taksime akmak için tek vücut olmuş bekleşiyorlardı. hava sıcak ve hafif rüzgarlı. bu taarruzun gerçekleşeceğini önceden haber alan kolluk kuvvetleri, devlet başkanının emri ile şimdi bulunmakta oldukları pangaltı sırtlarını, halaskargar gazi mevziini tutmuşlar, yakıcı dumanları ve toklaştırılmış sopaları ile hasım-kardeşlerini bekliyorlardı.

büyük bir çarpışmanın olacağı havadan belli idi. nice bedenler yerlere serilecek, birbiri üzerine düşen vücutlar sonradan kaldırılmak için ezilecek, çarpışmanın vahşeti, sırtlarda kurulmuş olan apartmanların mermer duvarlarına işlenecek ve bu vahşet taşa hapsolup abideleşecekti.

iki taraf da yavaş yavaş şekillenmeye başlamıştı. kolluk kuvvetleri hasım-kardeşlerinin dağılışı bir ucubenin beden yapısına benziyordu. bir başı bir caddeden bir başı başka bir caddeden çıkıyor, bazen kaldırım taşlarını sökmek için bu başlar kuvvetli kollar halini alıyor, söktükleri kaldırım taşlarını kolluk kuvvetlerine mancınık misali sallıyordu. eğer baş orada duman silahı tarafından acıtılıp gözyaşına boğulursa, birden parçalanıyor ve tekrar başka bir noktada baş olmak için ara sokaklarda yitip gidiyordu.

kolluk kuvvetleri hasım-kardeşleri değişik noktalardan cepheyi yarmak için girişimlerde bulunuyordu; ama muvaffak olamıyorlardı. bunda bu sabah gerçekleşen açıklamaların da etkisi yok değildi. demişlerdi ki taksim'den vazgeçilebilir. ama yine de deniyorlardı.

neden taksim? neden ele geçirilmek istenen nokta, meydan taksim'di? çünkü çoğu yere otobüs var, belki de metro; tabii ki en mühim nokta burgerkinginönü...
...
taraflar günün sonunda ateşkes antlaşması imzalayıp bir sonraki sene tekrar görüşmek üzere kavilleşip ayrıldılar.