şöyle bir laf vardır "insanlığın kendini aştığı nokta tekerleği bulduğu andır" ne kadar mantıklı bilmiyorum; ama tekerlek ve türevlerinin insan hayatı açısından, bir mesafenin alınmasında ne kadar kullanışlı olduğunu bilebilecek yaştayım. anlatmak istediğim basit bir durum aslında, bir bebek arabası, içindeki bebek, anne ve baba. merak edilebilir, nasıl olur da bu küme toplum nizamına etkide bulanabilir diye; ben de merak ediyorum, bakıp göreceğiz.

yaz mevsiminin habercisi olan aylar takvimlerde görünür olduğundan beri anne babalarda görülen ortak bir hareket çabası var: bebek arabalarıyla seyahat
geçen gün toplu taşıma araçlarıyla seyahat etme niyetiyle düştüğümde yollara, inanır mısınız yürümekte zorlandım, her yerden çıkıyorlardı; şairin dediği

savaş arabalarında
çıkıyorlar yollar üzerindeki tepelere
umutlarımız o tepelerle birlikte ufalanıp
duman oluyor, bizse zerre

neden diye düşündüm, neden yani? her birinin iki eli var, anne baba eder 4 el, 4 el bir bebeği tutmaktan acizse ne ile meşgul bu eller? ve anladım ki, sistem yüzünden bu hale gelmişti anne babalar. eskiden anneler bebelerini sırtlarına sararlardı, bebek anne ile bütünleşirdi. daha tam anlamıyla modern olamamışken babalar da çarşı pazarda anneler meyve sebze alırken ya da başka şeyler almakla meşgul olurken bebeklerini kucaklarında tutar, etraftan geçen karıları dikizlerlerdi. ama şimdi son derece modern olan bu ülke evlatları için bebek arabaları kaçınılmaz oldu. hatta her kız çeyizinde bir adet bebek arabası da barındırmakta arttık. bunun sebebi yalnız modern olmamız olamaz. bunun sebebi olsa olsa anne babaların ellerini ve gözlerini meşgul edecek daha çok ürünün piyasada yer almasıdır. artık anne baba ellerini kendilerine sunulan ürünlere uzatmakta, uzatamadıklarına göz teması kurmaktadırlar. bebeklere ellerde yer kalmamış, bu yüzden arabalara istiflenmiştir. bunun bebek üzerindeki etkisi araştırılmalıdır kanımca. ve sanırım gelecek nesillerin ayaklarını kullanmaktan imtina etmesinin nedeni bu olsa gerekecektir. bir insan evladı bu kadar küçük bir yaştan rahata alıştırılmaz ki! tabii anne babaların da rahat etme istekleri de söz konusu burada. onlar da zaten bebeği dünyaya getirerek, ona bir yuva vererek, çocuk bezi, maması, giysisi alarak görevlerini son derece başarılı bir şekilde yerine getiriyorlar. bir de kalkıp onu çarşı pazar kucaklarında mı taşısınlar? o eller daha mühim şeyleri kucaklama arzusu duyarken hem de.

sonraki nesiller tembel olacaktır, anne baba ile olan bağları sakat ve döner olacaktır. sürekli daha kolaya, daha hızlıya, daha rahata meyilli olacaklardır ki bunun da literatürdeki tanımı kapitalist sistem ve onun devamıdır. en azından bizim zamanımızda ışık ılık süt içiyordu, oysaki şimdiki çocuklar selin ferrariye bin oldu, olabilirdi, olayazdı, her an olacak. devlet buna el atmalı, bir bölgedeki bebek arabası sayısını sınırlandırmalıdır, eğer ki toplumumuzun nizamını düşünüyorsa, gelecek neslin zor şartlar altında dahi dayanıklı olmasını istiyorsa.

toplum nizamımız bebek arabaları tarafından tehdit edilmektedir; eğer ki yetkililer bu duruma bir çare bulamazlarsa hem bize yürüyecek yer kalmayacak ve böylece eski nesil kaldırımlardan tasfiye edilip hareketli araçlara binmeye zorlanmış olacaktır; hem de yeni kof, maymun iştahlı, yüzeysel, kısır ve bencil olacaktır. bu durumun neticeye kavuşturulması hepimiz açısından elzemdir. lütfen herkes etrafında gördüğü arabalı çiftlere durumun ne kadar vahim olduğunu anlatsın ve belki böylece bu sayısı azaltılıp yeni neslin bir kısmı kurtarılabilir.