sivil toplum örgütü kavramını aşağı yukarı hepimiz biliriz. siyaset veya asker kökenli olmayan toplulukların ülke yönetimine katılması; devlet politikalarını yönlendirmeye çalışmasıdır. yani modern birey sivil toplum örgütü ile faaliyete katılarak der ki:

"ben seçimlerde oy kullanmış olsam da, size genel bir vekaletname verdim. oysa siz bu vekaletname ile size sunmadığım yetkileri kullanmaya çalışıyorsunuz. bi' durun bakalım"

gelelim, sivil toplum örgütlerinin türkiye'deki en yaman temsilcilerine: aydınlara. kim bu aydınlar? ne yerler ne içerler, nerede yaşarlar? nerede toplantı yapıp kararlarını nasıl alırlar? şöyle:

aydın sayısı sizin küçücük beyninizle idrak edemeyeceğiniz kadar fazladır. canım bir kere her gazetenin kendi anlayışına göre aydın addettiği insanlar vardır. aydınlık kişiden kişiye değişir(miş). size göre aydın olan başkasına göre muğla olabilirmiş (bu iğrenç espriyi yapma sebebim, aydın olmak kavramının coğrafi sınırlar kadar katı bir sınıra tabi olmasına rağmen ısrarla cıvıklaştırılmasına isyanımdır).

aydınlar fildişi kulelerde yaşamasalar da onlardan iki veya daha fazlasını halk denen aşşşağılık, rezil rüsva tabakanın arasında görmeniz mümkün değildir. bildirilere internet üzerinden imza atarak anlaşır; kararlarını da bu şekilde alırlar. dillere pelesenk ola ola çürümüş, kokuşmuş; tiksinti veren bu aydın yaftasını kullanmadıkları zaman, söylediklerinin etkisiz olacağını düşündüklerinden olsa gerek, "bir kısım aydın", "aydınlar şöyle dedi" gibi haberler alır başını yürür.

herhalde "postmodern filozof" anlamına gelen aydın'lık müessesesi, herakleitos öğretisinin belkemiği olan logos'u bulmuş insanlara verilen bir payedir. fakat ben, aydın olduğumdan içimde bir yerlerde emin olsam bile, tırt bir internet sitesindeki bildiriye imza atarken "aydın" sıfatının arkasına sığınmayı, filozoflukla, aşmış-bitirmişlikle/topluma yön verecek güzide kişi olmalarla bağdaştıramıyorum arkadaş.

sen aydınsın, ötekiler ne? dağdaki çoban da sen de bir oy hakkına sahipsin. elinde olsa kendine bilmemkaç oy biçeceğin gün gibi ortada. oysa yeminler olsun ki o aşağıladığın çobanın köyüne gitsen, önüne 5 tane dana katıp seni yaylaya bile göndermezler. sense rahat koltuğuna gömülüp "ülke böyle mi yönetilir şapşallar" diyedur.

nihayetinde aydın, aymış olan kişiye denir; aymazlara değil. o bakımdan böyle fight club havaları estireyim, imzalı bildiriler ve kerameti kendinden meçhul aydın yaftasıyla korku salayım gibi rezil, komik, aşağılık teşebbüslerde bulunanlara, zaman makinesine gidip "sınıf"ı, "ayrımcılık"ı çok seven, özümsemiş bir devre, ortaçağ'a gitmelerini önermek lazım.

dipnot: ırzına geçilmemiş bir aydın kavramı elbette mevcut. elbette benim de gözümde aydın olan büyüklerimiz var (biri de albayımdır mesela). fakat yukarıda bahsettiğim yığın'ın kimler olduğuna her gün rastlıyor olmanız lazım. isimleri değişir, yaftaları değişmez. bilirsiniz, anlarsınız; ay'arsınız...