güzel hayvanları severim. işçi hayvanları da severim. güzel işçi hayvanları daha çok severim.

mesela at. hem asil hayvandır; güzeldir, hem de işçi hayvandır; çok çalışır. ancak benim anlayamadığım şey, bu hayvanlar dakikalarca koşturulduktan sonra velev ki sakatlanmasın, hemen vuruyorlar. bir şans daha verilip ameliyat edilmiyorlar. haksızlık bu. milyarlarca liranın da çöpe gitmesi demek. artık çevre mühendisi olmak istemiyorum, at cerrahı olacam ben. bu hayvanların vurulmasına gönlüm razı değil. elimden geldiğince hayatımı onların iyileştirilmesi için harcicam. atları da vuramasınlar artık, bizi vurdukları gibi.
at kadehi'nden sonra zombi'nin son icadı. ulen at mütehassısı ne, adam baytar be baytar. hayvan mühendisi yani bir nevi. bir de bu atlara 'hayvan işçi' demek bence işçilere ayaktakımı demekten daha büyük hakaret, burdan yetkilileri göreve çağırıyorum: zombileri kısırlaştıralım. artık yeni ölülerden de zombi filan seçilmesin, kökü kurusun ipnelerin ahaha. işçilere laf yok. işe yaramıyorsa vereceksin iğneyi, önce mayışacak, sonra nallarından güneş ışıyacak veliefendi'nin kapalı tribün tavanına.

şaka bir yana, gerçekten vahim bir durum. yarışamayacaksa, miadını dolduran malın çöpe atılması gibi, atın ölüme mahkum kılınması. kuzum siz hiç, geri dönüşüm denen şeyi duymadınız mı? amaç dışı kullanın siz de. verin çiftçiye, bak nasıl çift sürüyor yarış atlarıyla. hem, belki yarışamayacak kadar kötüdür ama, bir günde biçilen tarlayı iki saatte hallaç pamuğu gibi atar hakkaten. sonra da ekonomi kötüye gidiyor. gider tabii, siz devam edin işçi haklarını hiçe sayıp onların sırtına 'çekemeyecekleri' yükü bindirmeye...