ahmet kaya şarkıları yazdım sizlere, çok mu?

şükür toplumunun evlatları
atlanın gidiyoruz
buğulu bir şafak vakti yeniden düşüyoruz yollara
üç kuruş maaş için.
(murathan mungan karanfil şiirinden devşirme)

ve yaşayanlar bir gün ölür, bir gün ölür elbette.
bunu mu hesaba katmıyoruz, inançlı ve inançsız bizler. bunu hep mi unutuyoruz? kolay mı geliyor yaşamak? her şey bölüm sonu canavarını geçene kadar mı?
amenna.

sabah işe gidilecek, siz beni sahipsiz mi sandınız? akşam gelirken yeni buzdolabı bakılacak, siz beni hala bekar mı sanıyorsunuz? ve çokça ağaç, balık, ekim için mama, siz beni kediye minnoş ismi koyacak mı sandınız? yaşayanlar bir gün ölür.
amenna.

kurtuluş'tan kolej'e giderken edindiğimiz alışkanlık, misal kant düşünülecek -atamadım bunu, çok kant var hayatımda, ilerleyemiyorum bir türlü- ya da schopenhauer -ismini kolay yamıyordur haspam- eski dostlar, eski defterler -pek az; hepsi kuşdili caddesi ve söğütlüçeşme istasyonu arasında. büyüyü ölüdürdün istanbul, bira almak unutulmayacak, bekar alışkanlıkları, kebapçıya yakın kadın aranacak.

ekim, mesela fena kedi. veterinerde soyadını "the bugslayer" yazdıralım istedim, bahçe katı malum. tüm gece nöbetçi, sonra yakaladığı börtü böceği market poşetine dolduruyor üstelik. her kedi güzel oluyor değil mi? her çocuğun sevilesi olduğu gibi.
amenna.

ağaçlar, kuşlar, sevgilim... amenna, bir de kedi.

uyanmak, anlamak ve bilmek var ya, hepsi kedinin içinde, hiçbiri bende değil.
amenna.

kısa çöp uzun çöpten hakkın alır elbette.
ekim yaş mamayı alır, biz yine aynı, belki direnmekle...
amenna.