alkolizm ve sosyal içicilik.

sosyal içici: o son dubleyi içmeyecektim.
alkolik : o ilk dubleyi içmeyecektim.

sosyal içici: akşam diyordun işte oldu akşam.
alkolik: bir de rakı şişesinde balık olsam.

sosyal içici : güzel şarapmış.
alkolik: ucuz şarapmış.

sosyal içici: alkolüm işime engel oluyor.
alkolik: işim alkolüme engel oluyor.

sosyal içici: yarasın
alkolik: bitmesin

sosyal içici: hangimiz alkolik değiliz ki?
alkolik: ben alkolik değilim.

sosyal içici: bu saatte içilir mi?
alkolik: beni bu güzel havalar mahvetti.

sosyal içici: çirkin kadın yoktur az votka vardır.
alkolik.:votkamız az kaldı beyler.

sosyal içici: dün gece çok içtik.
alkolik: dolapta bira kaldı mı?

sosyal içici: "dönülmez akşamın ufkundayım"
alkolik: "vakit çok geç"

sosyal içici: bu dünyada ölüm var.
alkolik: öldürmeyen allah öldürmüyor.

sıktım biliyorum ama bu böyle devam eder.
alkolizm ve çorba
...zamanından kalma bir kilim motifi gibi serilmiştik ortalığa. ah o sabah ki halimiz, gelecek nesiller bizden bir şeyler öğrenebilirdi...
...rekabete uygun bir oyun muydu bizimkisi, satranç mı oynuyorduk? hayır. dostum kesinlikle daha iyisi: herhangi bir oyunu satranç gibi oynuyorduk, iki ucumuzdan germişti bizi rekabet... yerleşmiş çin daması taşları gibi....
...birbirinin yerine geçmeye çalışan iki düşman ordu, sadece üstünden atlanması için ileri sürülen taşlar, ve en sola dördüncü taşı atlatmama, allah aşkına tek bir yasak, yasak olduğunu bile bile tek bir hata, herşeyi bitiriyor, bir filmde beyzbol için söylemişler ama, varsa bir vicdanınız koyun elinizi, hangi oyunun romantik olmadığı söylenebilir ki...
...ve elbette zeka gerektiriyordu bu oyun ve adam benden daha zekiydi. elbette. ama ters çevrilmiş bir tavla tahtası, bunun üzerinde oynuyoruz. varsa bir eliniz, nerenize koyarsanız koyun, ters çevrilmiş bir dünyada, sizce beni yenebilir mi?....
...sadece kelimelerle oynayabiliyorum. iş zekaya kalsa ve eşit şartlarda savaşabilseydik eğer, elbette beni yenebilirdi. ama eşit şartlar. piuv, ne demişler bilirsiniz: satranca eşit şartlarda başlayabilirsiniz ama hayata asla...
...alkolik birinin çaresiz olduğunu herkes bilir de, aşık bir adamın çaresiz olduğu. bunu bir sır gibi saklıyoruz hepimiz. ve bir sırrınız varsa eğer, kalbinizin üstüne koyun ve gerçekten söyleyin. o zaman saklayabilir misiniz? aşık olan, ve kim olursa olsun, sadece olmayan bir adam, eşit şartlarda olabilir mi?...
...versin vermesin, beraber yaşanmış dört yılın ardından, öl dese yalnız gitmezsin, öyle bir turşu, sabah sabah, bu ikileme, sanki tam vaktinde olduğunu belirtir gibi, hakim yerine yakışır gibi, karşımıza oturmuş, biz iki erkek falan....
....ben basit bir insanım. öyle ki neredeyse anlaşılacak kadar. aşık olduğum kadının evindeydim, bir sıfat vermişti birine: erkek arkadaş. ve o adam, tuttuğum takımın okulundan mezun olmuştu. tuttuğum elimde kalmış gibi garip çağrışımlar, uzun saçları mı daha çok parlıyordu, yorulmamış gözleri mi, fransızca bilen pembe dili mi, uykusunu almış özgüveni mi?....
... aslında daha da basit bir insanım "biliyorsan, çin daması oynayalım mı" dedi ...
...bir cümleyle aşık olmak deseniz, hayır diyememek derim ben. ah bizim büyük çaresizliğimiz. film ismi de oldun madem, elbette çin daması biliyoruz, elbette sanılanın aksine yaratıcı ve cesaret verici bir şeydir çaresizlik. elbette onun sayesinde kendi gücünü aşar aşk....
....bundan herhalde bir beş sene kadar önce, giriş katında olup başka evlere bakan bir pencere, birbirine çevirilmiş iki koltuk, mu yoksa iki erkek mi konmuş önüne, bir kız mı onları izlemiş, yoksa onlar mı onun gözleri peşinde, birisi aşıkmış birisi sikmek peşinde, 84 kare ve 19 taş rastgele, bu rakamlar beyin hücresi sayılır bir yerde, biri alkolik dört aydır sarhoş, kırmızı çakıyor mideye; biri çok iyi biliyor matemetiği, dümdüz yirmi yıldır heryerde....
...kafiye komik kaçıyor ve hoşuma gidiyor neredeyse....
...her gün daha fazla kilo ve akıl sağlığı kaybeden bir alkolik olduğum senelerde, tek bir oyun bile vermedim ibneye....
...sene 84-88 farz edin. mollaları düşünün kardeşlerim. yaslarını ilan eden sarıkları, gençliklerini örtmüş sakalları, ağızlarını kapatan bıyıkları, hayallerini gizleyen cübbeleri, sözlerini susturan dudakları; gözlerini kapattıkları an ne göreceklerini bilemeyeceğimiz, hepsini dinç tutan çatık kaşları, dünyanın başlarının içinde döndüğü, gerçek bir masalın kahramanları gibi, ayaklarını yere vurdukları an, yerküreyi titreten, gülümsediklerinde kesinlikle bir şeyler olduğunu bildiğimiz, ilahi bir direkte sancağa çekilmiş, kara bayrak mollalar....
...sene 84-88, mollalar; takım elbisesi başka, tüfeği başka fişeği başka, yüzü yüzüğü başka, gökyüzüne silah sıkacak küstahlığı başka, ismi saddam küstahlığı başka, hepsi başka yerlerden toplanmış, bıyıklı bir zorba karşısında, göğsünü gökyüzüne kalkan edecek kadar çölden gelmiş, batıni, hayalperest mollalar....
...bu savaşı kim kazanacaktı. elbette kendi içindeki savaşı kazananlar...
...kavganın içindeki köpek değil, köpeğin içindeki kavga dostum, bunu biliyorsun..
.......saçma oldu bunlar. olsun. alkol de öyle oldu....
...aşkın en güzel yanı bu belki de: ne kadar ileriye gidersen, o kadar uzaklaşıyorsun hedeften, bence bu lafı hep beraber unutmayalım...
....bir gece önceki rezillikler.. anlatmakla bitmez. "hala içebiliyorsun ha" diye kovdu beni evden. "hala" mı? çok komik...
...."seni öyle çok sevmiyorum ki" diyen bakışlarından bir bira sonra, (pardon kırmızı) "seni hep seveceğim dedikten" de biraz sonra; daha ben kapıda botları mı bağlamamış, kanlı gözlerimle ona bakmamışken; murathan isimli orospu çocuğu (evet öyle) daha bakışlarını tahtadan kaldıramamışken; bana abi diyen kız bir boşanma izler gibi yanımzda bittikten de sonra, o bana "bir süre görüşmeyelim" ben ona " istersen hiç görüşmeyelim" demeden bir seçenek önce: "bir çorba falan iç" dedi." ne olur, bir çorba iç".....
...altı ay sonraydı, bir adım öteye atamamıştım hayatta. hayat körüydüm. gözümü beşiktaş'ta bir evde açtım. nadiren tecrübe ettim görmek istediğin bir şeyle güne başlamayı, unutmam o yüzden böyle şeyleri, garipti; ha diğerleirni unutabiliyor muyum? hayır.....
...baştan almayalım beyler...şişeler, kültablaları, prezervatifler....
..."benim buna ihtiyacım yok" cümlesinin epey bir altında (çünkü benim var ya) "beni bir daha arama"nın daha da az altında(çünkü başka türlüsünü bilmiyor) "sevgiler"in hemen üstünde (tabii ki canım, çok şekersin).....
.... elvedanın hizasında bir hayat. " dışarı çık ve bir çorba iç" ....
...ne çorbası lan. neredeyse yarım yıl. ve iki farklı kadın, neredeyse bir yıl sonra hala benden ayrılırken çorba içmemi söyledi. çok da "di"değil aslında "miş"ti, epey oldu bunlar olalı. ama yaşamak sanatımdır diye bir laf var bilirsiniz ve bu doğruysa, ben absürd sanat konuusnda gerçekten büyük bir yeteneğim. ve bu yüzden sarhoşken yazılmış bu yazı en azından benim tarafımdan silinmeyecek. bu başlık bunun için değil mi? değilse de öyle olsun...
alkolizm bu yazının neresinde derseniz? şöyle söyleyeyim:
bu yazıdan alkolizmi ayırın,
gerisi :
hiroşima.
piuuvv
/
tümünü göster