bir vakitler paradokslarla karşılaştığımda aklım ermediğinden dolayı sorardım sağa sola. o ne bune diye. çoğunlukla geçiştirme yahut konuyu saptırma suali karşıma gelirdi. günler geçti, aylar geçti, mevsimler geçti hatta yıllar geçti sen gelmedin , pardon, akıllandım.

artık sormamaya başladım. soruların cevabını kendim bulmaya başladım. bulamadıklarımı ise zaman denilen değirmenin kollarına atıp öğütülmesini bekledim. gerçi bekleye bekleye gülhane parkında ki ceviz ağacına döndüm ya o ayrı mesele.

kadayıf olmaya başladım. paradokslarını çözmem için önüme insanlar kuyruk olmaya başladı ki bu kuyruk burdan benim japonyadki köyüme yol olur.

paradoksları çözemediğim için ben de başladım sualleri alakasız suallerle cevaplamaya. yahut alakasız şeyler söylemeye.

işte al elma ye de bunlardan biridir.

erkut abi bir zamanların fenomeniydi. şu gelene pendik minübüsü mü kelamıyla bir çok bilgeden daha bilge olduğunu gösterdi.

ve bence kartaca devleti hak ile yeksan olunmalıdır.