onu hep bir sanço panza olarak gördüm. espri anlayışı bu kadar kuvvetli olan bir başka hayali kahramana daha rastlanmaz sanırım. tehlikeli oyunlar adlı romanda görevini albay hüsamettin tambay'a bıraktığı da bu satırların yazarınca ileri sürülmektedir. yalnızlığa mahkum fakat bunu kaldıramayan oğuz atay kahramanlarının can simididir olric nevinden hayali kahramanlar.

olric'in ismine baktığımızda ise shakespeare'in hamlet'inde yer alan osric karakterine uzanıyoruz fakat pek bir alakasız kaçıyor. öyleyse robert musil'in ulrich'ine, yani niteliksiz adam'ına varıyoruz. bu cuk oturmasa da ucundan kıyısından paralellik arz ediyor olric adıyla. oğuz atay'ın niteliksiz adam'dan çok etkilendiği zaten bilinen bir olgu.

kitabı okuyanlar hatırlayacaktır: turgut, selim'in günlüklerini okuyacağı uzun yolculuğa çıkmadan evvelsi gece karısıyla sevişmek istememekte, zamana oynamaktadır. buzdolabının karşısına geçer ve boş boş bakınır. o sırada olricle konuşmaktadır. o kısmı şu anda buldum. alıntılayayım:

"önce mutfağa gitti; buzdolabını açıp yiyeceklerin karşısında durdu bir süre. burada güzel günler geçirdiğimizi inkar edemezsin olric. burada yaşamanın rahat bir yanı olduğunu sen de biliyorsun. belki bu arada seni çok ihmal ettiğim olmuştur. fakat her zaman varlığını hissettiğim de bir gerçektir. seni hiçbir zaman yanımdan ayırmadım. bana bunları açıklamak zorunda değilsiniz efendimiz. üzerinize titrediğimi belli etmeden her zaman yardımcı olmaya çalıştım size. birlikte daha güzel günler göreceğiz olric. şimdiden uzak ülkemin kokularını duyar gibiyim. buzdolabı açık kaldı: ondan olacak efendimiz. bu iyi bir işaret olric: güler yüzlülüğünü kaybetmemişsin..."

espri kabiliyetine bakar mısınız?